Hoşgörünün babası Mevlana hiç uğramamış bu topraklara, sevginin mucidi yunus emre hiç geçmemiş bu coğrafyadan… vallahi geçmemiş billahi geçmemiş. Karı deyip horlandı, yıllarca şu saygı denen haslet bizim illere uğramadı.
Hoşgörünün babası Mevlana hiç uğramamış bu topraklara, sevginin mucidi yunus emre hiç geçmemiş bu coğrafyadan… vallahi geçmemiş billahi geçmemiş. Karı deyip horlandı, yıllarca şu saygı denen haslet bizim illere uğramadı.
Anayasanın ilk 4 maddesi değiştirilebilir! Hemen itiraz etmeyin. Anayasanın ilk dört maddesi değiştirilemez ve teklif edilemez maddesini biliyorum ancak değiştirilmesini teklif edebilecek durumda zaten değilim. Ancak konuşmamız, tartışmamızda yasak değil
Başarılı insanların hiç fark edilmeyen ortak bir özelliğinden bahsedelim mi sizlerle? Ciddiye alınmamak! Hani hep yakınırız “o kadar konuştum anlattım ancak beni ciddiye almadılar” diye. Bir şey icat etmişsinizdir ya
Atakan yalan söylüyor olabilir mi? Kısaca bir hesap yapalım. Her kitap 100 sayfadan oluşsa 25.000 sayfa yapar. 5 ay ise 150 gün yapıyor. Atakan günlük 166 sayfa kitap okumuş demektir.
Son zamanlara çokça eleştirilen Türk-iş Genel Başkanı ile ilgili basına yansıyan konu hepimizin malumudur. Değerli meslektaşlarım pazarlık nedir? Diyelim ki kurbanlık koyun satıyorsunuz…. Karşınızdakinin sıkı pazarlıkçı biri olduğunu bilirseniz fiyatınızı
Şaşıracağınızı düşündüğüm bir konu hakkında araştırma yaptım ve bunu bu yazıya döktüm. Bir müzisyen olarak müziğin hayatımızın her aşamasında bize gerekli olan enerjiyi nasıl verebildiğini hep merak etmişimdir. Etkilerinin ise
Türk Dil Kurumu’nda arattığınızda karşılığını bulamadığınız yeni bir deyim olarak değerlendiriyorum. “Yargı” ve “dağıtmak” sözcüklerinin birleşimi ile ortaya çıkan ve duyanı hafif bir ürperti saran o cümleden bahsediyoruz. Bazı kelimeler
Bilirkişi: Çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde görüşünü sözlü veya yazılı olarak vermesi için başvurulan gerçek veya özel hukuk tüzel kişi
O kadar alışmışız ki ekip olmadan bireysel davranmaya… O kadar üstümüze yapışmıştır ki hatta bayılırız biz de bu duruma… Mesela; belediye başkanı gittiği her kurum, iş yeri… her ne ise
Bittiğine inanmak istemeyen bir milletiz. Değil midir ki bitmiş pilleri biraz daha götürsün diye ısıran? Biz değil miyiz banyodaki şampuan bitince içine su karıştırıp çoğaltan? Biz değil miyiz limonu salataya
Anneler gibi bebek doğurmadan bahsetmiyorum. Üretmekten, yeni bir şeyler ortaya koymaktan bahsediyorum. Do-ğu-run...
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşamamasının önündeki engeli bulmuş durumdayım. Atalarımız! “Çocuklar büyükleri örnek alırlar” önermesi doğru ise ki doğru olduğu hep söylenir durur öyle ise, daha çook uzun
Yetenekli insanları yerenler ancak ondan fukara insanlardır. İrfan SAYAR
Cehennem olmasaydı… Bir düşünün… Cehennem yok! Cennet var ama. Tebliğ için görevlendirilen peygamber ümmetine şöyle seslense; -Ey inananlar; namazı kılın, orucu tutun, zekatı verin, kurbanı kesin ki yaratıcı size acısın
İş Sağlığı ve Güvenliği sektörünün uzun zamandır eksikliğini hissettiği yeni ve farklı bir oluşum, Kısa adı “İSG-SEN” olan “İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası” kuruldu. İSG- SEN kurucu üyeleri geçtiğimiz
Akşam haberlerini seyrederken hiç bir dizide almadığım keyfi alıyorum artık. Yalan, dolan, entrika, sahtekarlık… İnsan başka ne ister ki? Birde buna acayip inanan büyük bir kitle… Erol taş’ın kötü karekteri
“Ağaç yaş iken eğilir” sözünü kullanmayanımız yoktur. Elbette öyledir. Belirli bir yaştan sonra öğrenmenin yavaşladığı kanıtlanmış bir veri. Ve ya; “Yeterince öğrendim artık bu yaştan sonra ne işime yarayacak” şeklinde
Herkes öyle değil mi? Allah insanı amaçsız bir şekilde yaratmamış. “Ben cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım” ayetindeki manayı çok farklı algılayanlar var. (Ayetin doğru meali bu)