Zamanla fark ettim ki bir ilişkiyi yıpratan şey büyük hatalar değil, küçük tekrarlar oluyor.Okuduklarım, dinlediklerim, yaşadıklarım derken şunu anladım:Mutlu bir ilişkiyi ayakta tutan şey “doğruyu yapmak”tan çok, yanlışa devam etmemek.Çünkü
Zamanla fark ettim ki bir ilişkiyi yıpratan şey büyük hatalar değil, küçük tekrarlar oluyor.Okuduklarım, dinlediklerim, yaşadıklarım derken şunu anladım:Mutlu bir ilişkiyi ayakta tutan şey “doğruyu yapmak”tan çok, yanlışa devam etmemek.Çünkü
Evet, nerede kalmıştık 🙂 Çoktandır ara vermiştim yazmaya ama kitap okumayı bırakmadım hiç… Madem yeni baştan başlıyoruz, daha önce hiç okumadığım bir yazarın kitabıyla başlayalım. Hikmet Hükümenoğlu’nun okuduğum ilk kitabı Körburun…
Bir köyden dünyaya uzanan bir ışığın hikayesi. 1946 yılında Mardin’in Savur ilçesinde, yoksul ama onurlu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi Aziz Sancar.Sekiz kardeşin yedincisiydi. Babası Abid Sancar terzilik yapar,
Son birkaç yılda yollarda sessizce ilerleyen araçların sayısı dikkatimi çekmeye başladı. Trafikte motor sesi duymadan yanımdan süzülen bir otomobil gördüğümde hâlâ kısa bir şaşkınlık yaşıyorum. Elektrikli araçların bu kadar hızlı
İnsanlık, binlerce yıldır “Ben kimim, neden buradayım, nasıl yaşamalıyım?” sorularına cevap arıyor. Coğrafyalar değişse de bu arayışın temelinde aynı özlem var: hakikate ulaşmak ve yaşamın anlamını kavramak. Felsefi inanışlar farklı
Finlandiya eğitim modeli uzun yıllardır dünyada en başarılı eğitim sistemlerinden biri olarak gösterilmektedir. Finlandiya eğitim modeli, öğrenci merkezli yaklaşımı, sınav baskısını azaltması ve öğretmenlere verilen yüksek değer ile dikkat çeker.
Uzun süre hayatıma yön verirken hep aynı yanılgıya düştüm: ne kadar çok çabalarsam, ne kadar çok didinirsem, o kadar çok şey elde edeceğime inandım. İstediklerimi almak için sürekli bir koşuşturmaca
Saklım var, saklın var, herkesin bir saklısı var… Hep var… Saklı olan; beni ben yapan, seni sen yapan şeyler… Düşündüğünde, baktığında, dokunduğunda, dinlediğinde, hissettiğinde “iyi ki” dediğin şeyler. Anlatmadığın, anlatamadığın,
Türkiye’de 5G yolculuğu 2016’da 4.5G ile başladı. O günlerde herkes daha hızlı internetin keyfini çıkarıyordu ama bu aslında asıl devrimin ön hazırlığıydı. 2019’da İstanbul Havalimanı’nda yapılan ilk 5G denemeleriyle geleceğe
Cahit Arf, adını duyduğumda yalnızca bir matematikçi değil, insana ilham veren bir karakter olarak beliriyor zihnimde. Onu farklı kılan şey, tahtaya tebeşirle yazdığı formüllerden çok, insanlara bıraktığı duyguydu. 1910 yılının
Bir sahnede loş ışıklar altında hipnotizmacı seyircilerden birine dönüp, “Üç dediğimde uyuyacaksın” der. İzleyenler şaşkınlıkla, karşısındaki kişinin gözlerini kapatıp gevşediğini görür. İşte tam da o anda herkesin kafasında aynı soru
Hiç düşündünüz mü? Eğer hiçbir şey okumazsanız, size ne söylenirse ona inanırsınız. Hem de sorgulamadan, itiraz etmeden… “Bir gün kitap okursun, bin gün kandırılmaktan kurtulursun.” Okumayan insan, farkında olmadan başkasının
1920 yılında Halide Hanım (Adıvar) önderliğinde bir grup aydın Eskişehir’e gider. Şehir, işgal bölgesinden kaçanlarla doludur. Askerin kıyafeti yoktur. Cephane azdır. Süvari kılıcı beline iple bağlanmıştır. Her taraf açlık ve
Benim de hayatımda böyle dönemler oldu; dışarıdan bakıldığında her şey yolundaydı ama içimde hiçbir şey kıpırdamıyordu. Mutlu olmam için gerekenlere sahiptim, fakat o tatmin hissi bir türlü gelmiyordu. İşte bu
Kaybetmek çoğu zaman fark etmeden başlar… Sessizlik, ilgisizlik ve unutulan küçük ayrıntılarla. Bir kadını kaybetmek öyle sanıldığı gibi tek bir yanlış adımın ya da büyük bir kavgayla söylenmiş ağır sözlerin
Bazen kendimi aynı düşüncenin içinde sıkışıp kalmış gibi buluyorum. Defalarca düşündüğüm, dönüp dolaşıp yine aynı noktaya vardığım anlar var. Hani bir şarkıyı tekrar tekrar dinlersin ya—başta keyifli, sonra baş ağrısı…
Türkiye’nin en çok konuşulan yıldızlarından biri… 1993’te Balıkesir’in Bandırma ilçesinde doğan Hande Erçel, bugün 30 yaşında ve hâlâ magazin gündeminin merkezinde. Çocukluğundan beri dikkat çeken güzelliği ve enerjisi vardı. Mimar
Büyük Türk hukukçusu, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin kurucu dekanı Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya’nın Amme Hukukumuz Bakımından II. Meşrutiyetin Fikir Cereyanları isimli çalışmasında ilk kez dile getirdiği ve Prof. Dr. İlber
Bir gün, kendi kendime “neden hep kolay olanı seçiyorum?” diye sordum. Kolay olanı seçtiğim her sefer, kısa vadede rahatlatsam da uzun vadede hep yordu, pişman etti, sıradanlaştırdı. Oysa zor görünen
Kıskançlık çoğu zaman sessiz başlar. Dışarıdan belli etmesek de içeride bir uğultu gibi büyür. Normalde masum olabilir; bir arkadaşımızın başarısına bakar, “ben de isterdim” deriz. Bazen bu his bizi harekete
Kendine kendini postalamak zor.İnsan, en çok kendini kayırıyor.Ben değilim öyle… bir kayırıp bir dövüyorum kendimi.Aptal ettim kendimi .Çok düşünmek, çok hissetmek değil mesele;Sorun, ince düşünüp ince hissetmek. Havalar ısınmış mesela,
Nietzsche benim için yalnızca bir filozof değil, adeta düşünce yolculuğumun en keskin, en heyecan verici durağı. Onu okuduğumda bir felsefenin soğuk bilgilerini değil; hayatın içinden, zaman zaman sarsıcı, zaman zaman
Pierre Franckh’ın Rezonans Kanunu kitabını okurken kendimi sık sık durup düşünürken buldum. Daha ilk sayfalarda, hayatımızda karşılaştığımız şeylerin tesadüf olmadığını, aslında içimizden yaydığımız titreşimlerin bir yansıması olduğunu anlatması beni etkiledi. Çünkü çoğu
İnsanın hafızası tuhaf bir şey… Bir yandan kim olduğumuzu belirleyen en büyük güç, bir yandan da bize en ağır yükü taşıtan. Bazen geçmişteki bir gülümsemeyi, çocukluğumuzun kokusunu, sevdiklerimizin sıcak sesini
Geçenlerde Ayşe Kulin’in Aşk romanını okudum. Mevlânâ ile Şems’in ilk karşılaşmalarını anlatırken hissettirdiği o “ezelden tanışıklık” duygusu öyle derin geldi ki, kitap elimdeyken uzun süre düşündüm. Hiç tanımadığımız birini görüp
İş hayatına dair en büyük yanılsamalardan biri, “herkes emeğinin karşılığını alır” sözüdür. Kulağa ne kadar da güzel geliyor değil mi? Ne yazık ki, iş dünyasında adalet çoğu zaman masallardaki ejderha
Sevgi… Hayatımızın en çok konuşulan, en çok şiire, şarkıya, romana konu edilen duygusu. Peki hiç düşündünüz mü, sevgi gerçekten sıralanabilir mi? Birini diğerinden daha çok sevmek, sevgiyi ölçmek ya da
Anne… Bir kelimenin içine sığdırılmış en büyük kucak, en derin huzur, en temiz sevgi. Onu kaybettiğinde insan, çocukluğunu da, sığınağını da, en güvenli limanını da kaybediyor. Hayatta bazı kayıplar vardır
Yağmur Tunalı’yı Anlamak… İnsanlar din değiştirince milliyetini kaybetmez. Bugün Suriye’de, Irak’ta, Cezayir ve Mısır’da Türk olduklarını unutmuş ama dinini değiştirmemiş birçok insan olduğu gibi; Romanya’daki Gagavuzlar gibi farklı dinden olduğu
Bir çocuk düşün; 1452’de, Toskana’nın küçük bir köyünde doğuyor. Adı Leonardo. Çamurun içine bastığında izine bakıyor, derenin kıvrımını çiziyor, kuşların kanat çırpışını gözleriyle takip ediyor. Daha küçük yaşlarda bile dünyayı