Bir bilgisayarı, bir editörü, bir grafikeri olan ben yayıneviyim diyor ve yazar simsarlığı yapıyorlar.
Türkiye’de günde 100 adet yeni kitap çıkıyor piyasaya. Yazmayı çok sevdiğimizi daha öncede yazmıştım. Yeni kitap yazan taze yazarlarımız bu simsarların eline düşüyor malesef. Dünya kadar paralar veriliyor, yayınevinin reklam ve tanıtım için her dediği yapılıyor ama yine de kitap fuarlarında standın üzerine kitabının konulmadığını görüyor.
“Kitabın kapağını şöyle istiyorum” diyorsun, “Yakışmaz şöyle yapalım” diyor ve en kolay kopyala yapıştır kapaklar oluyor. Baskı, dizgi, mizanpaj, sayfa düzeni içler acısı ve profesyonellikten çook uzaklar. Ondan sonra “Neden satmıyor? Neden tutulmuyor” diye yazar kendisini suçlamaya başlıyor.
Yazar arkadaşların emeğini sömüren bu kitapevleri tezgahı iyi yere açmış durumda.
İyi kitap evlerini tenzih ederek yazdığım bu yazıyı çok az olduklarını söyleyerek bitirmek istiyorum.