içinde

Payıma Sonbahar Düşmüş

Yine sonbahar gelmiş ülkemin dört bir yanına, yapraklarını döküyor sevdalarım.

Oysa kekik kokan dağları, çiçek açmış kiraz dallarını, denizin ortasında ki yakamozu izlemeyi özlemiştim.

Payıma düşen hasretimi aldım ceketimin cebine gidiyorum.

Gecenin karanlığında bir ay ışıtır yollarımı, bir de gözlerin.

Sabaha yürüyorum sana varmak için, ilk defa güneş sensiz doğacak.

Herkes gün aydı derken ben güneşim batmış diyeceğim.

Tütünsüz kalmış ellerim üşüyor sensizliğimden.

Ah o pamuk ellerin, tam da şuan burada olmalıydı.

Yüreğim sıcacık, kalbim kor ateş olurdu.

Şimdi hayli uzağım senden, yıkılası dağlar girmiş sevgimizin arasına.

Ara sıra fotoğraflarımıza bakıyorum, mutluluğumuzu gördükçe zamanın ne kadar zalim olduğunu anlıyorum.

Ama şunu da öğrendim; “bazı mutluluklar sadece fotoğraf karelerinde kalıyor.”

Zaman ne kadar da acımasız değil mi?

Şimdi acılarım daha da harlanmış, yüreğim daha da yaralı, sevdamın sesi kısılmış.

Olur mu bilmem.

Bu sonbahar bitip ilkbahar gelir mi?

Geceden yorulmuş gözlerim güneş görür mü?

Ay ışığında gözyaşlarımla ıslanmış yüreğim tekrardan ısınır mı?

Dilim yine şarkımızı söyler mi?

Yine çiçek takabilir miyim saçlarına?

Bilmiyorum…

Zaman zalim, zaman acımasız.

Olur da  bir kafe köşesinde karşılaşırsak karanfil kokulu çayın buğusunda yeniden ısınacak yüreğimiz.

Ve ben yeniden filizlenip yalnızca sana çiçek açacağım…

 

Yazar Serhat Baysal

Bir yanıt yazın

Ölüm Dileği

Tıp, Sağlık Ve Edebiyat – Zımpara, Bir Doktorun Anıları