Şiddetle çocukken tanışırız. Çokça müşerref oluruz. Acıtır…
Kelimeyi söyleyince bile bir tuhaf oluyorsunuz. ŞİDDET…
Hiddet, öfke,kin kavga ve baskı geliyor aklımıza.
Günümüzde kadına yönelik şiddete verilen tepki muazzam boyutta. Milletimizin bu konudaki reaksiyonu müthiş.
Yalnız ben biraz farklı bir bakış açısı yakalamaya çalışıyorum bu yazımda.
Kadınların çocuklara şiddeti ile erkeklerin kadına şiddeti arasında bu günlerde çokça düşünüyorum. “Acaba hangisi daha fazla?” diyerek… (Soruyu bir kez daha okuyun ve üzerinde düşünün!)
“Sana yapılmasını istemediğin bir hareketi sen bir başkasına yapıyor musun?” sorusunu hepimize yöneltmiş olayım.
Duygusal ya da fiziksel baskı kim kime uygulamıyor ki günümüzde…
“Kalemini neden kaybettin?” PAT! ,
“Ödevini neden yapmadın?” KÜT!,
“Bu yemek neden soğuk?” BAM!,
“Çay suyunu neden koymadın?” GÜM!
Yaşam zor. Ekonomik, sosyolojik, kültürel bir sürü sorunumuz var. Örf, adet, toplumsal yaptırımlar… Derken aslında ömrümüzün ne kadar bir kısmını kendimiz olarak geçirdiğimizi düşünüyorum. Aslında yaşam zor değil insanlar zor…
Ne diyorduk efendim şiddet. Her türlüsünü yaşamış bir kişi olarak insan dövülür mü ya? Yaratılan bir varlığı ortada hiç bir sebep yok iken dövmek kendisini insan sanan müsvettelerin işidir. Hele çocuklar hiç dövülür mü? Sizin Allahınız, vicdanınız yok mu?
Hayvanlara eziyet eden onlardan aşağı mahlukları gözümüz de hiç görmesin hiç bir yerde. Masum kedi, köpeklere tekmeler savuran et kemik yığını sana söylüyorum; aslana veya ayıya da vursana bir göreyim…
Ne diyorduk efendim… Şiddet!
Masum değiliz hiç birimiz. Ben, hem erkeklerin hem de kadınların kendisinden daha güçsüz kişilere şiddet uygulaması konusunda birbirleriyle yarıştıkları kanaatine vardım.
Sizi bilemem…