Kim bilir kaç ölü sevda doğuruyor gece,
Kim bilir hangi yolları kendine mesken seçiyor ecel,
Ölüm bu kadar yakınken bir dudağın kıyısına,
Kaç kere öpmek gerekiyor bir cesedi ölümün kıyısından..
Nerde şimdi sırtımın kamburu, ölümüm,
Kim bilir hangi çukura düşürdüm,
Kim bilir hangi toprak örttü üstünü,
Sahi, hangi dualar ölümü güldürür?
Yolumu bulamam,
Öyle bir öldüm ki ıssız akşamlara sürükler dalgalar ruhumu,
Boğazımı kesen bir ip,
Hemen ardında boğazın sularından daha mavi sen,
Oysa,
Boğazı hiç görmedim ben,
Uzun uzun gökyüzünü bile seyredemedim,
Bildiğim, inandığım tek mavi sendin,
Ölürken senden başka hiçbir şeyi görmedim.
Artık elleri değil, ruhu nasırlı bir şairim,
Hayat bildiği gibi gelsin,
Bildiğim gibi oynayacağım,
Bir daha hiçbir maviliğe kulaç atmayacağım.