Son zamanlarda tiyatrodan çok uzak kaldık. Bilet alabilmek için fırsat kollamaları, sıraya girip bilet göstermeleri, herkesin sahneye kitlenmişçesine bakmalarını ve en sonunda hep birden ayakta oyuncuları alkışlamayı hepimiz özledik sanırım.
Ve yine son zamanlarda Haluk Bilginer’i de güzel işlerde görmeyi özledik galiba. “9 Kere Leyla” ve “Azizler” filmleri benim gibi bir çok izleyiciyi tatmin etmedi büyük olasılıkla… İşte bu yüzden bu iki hasreti bir nebze de olsa giderebilecek bir fırsatla karşınızdayım.
Karantina günlerinde YouTube’un bize sunduğu harika bir müzikal; Şekspir… Evet, salonda izlemek kadar keyifli değil ama yine de iş görür diye düşünüyorum.
Bir insanın bebekliğinden başlayarak okul dönemine, aşklarına, askerlik ya da yaşlılık gibi belli dönemlerine değinen, Shakespeare sonelerinden uyarlanan güzel bir müzikal. “Nasıl denk gelmedim ben bu tiyatroya?” diye hayıflana hayıflana seyrettim. Baştan sona Haluk Bilginer’in Karizmatik ses tonuna ve mimiklerine hayran kalarak elbette. Usta oyuncuya eşlik eden Evrim Alasya, Selen Öztürk, Zeynep Alkaya ve Tuğçe Karaoğlan’ın da enerjilerine sağlık; tempoları hiç düşmüyor…
Şarkılardan çok güzel, anlamlı sözler de buluyorsunuz hayata dair…
“Avucunda tuttuğun o saat hep ecele akar.”
“Çocuk kalmak isteyenlerdik biz.”
“Zaman kibar bir ev sahibidir; ayrılanı nazikçe uğurlayan, yeni geleni kucaklayarak karşılayan…”
“Kazma kürek, bir iki kazma kürek, 3-5 arşın kefen bezi. Kara toprakta bir delik, bir tümsek. Budur bekleyen, budur hepimizi”
“Ne bırakabiliriz ki bu dünyaya, toprağa yatırılmış bedenden başka?”
Bu günlerde sıklıkla sorguladığımız insan ömrünü ve zamanı konu alan bu müzikal ayağınıza gelmişken kaçırmayın. İyi seyirler.