İstanbul’u görmeden İstanbul’a aşık olan biri olarak en sevdiğim şiirlerden biridir herkesin “Bekle bizi İstanbul” olarak bildiği bu şiir…
Salkım salkım tan yelleri estiğinde
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
Uzaktan seni düşünürüm İstanbul
Binbir direkli Halicinde akşam
Adalarında bahar
Süleymaniye’nde güneş
Hey sen güzelsin kavgamızın şehri
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
Bakışlarımda akşam karanlığın
Kulaklarımda sesin İstanbul
…
Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
Bekle bizi
Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle
Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
Mavi denizlerine yaslanmış
Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
Ve bir kuruşa Yenihayat satan
Tophanenin karanlık sokaklarında
Koyunkoyuna yatan
Kirli çocuklarınla bekle bizi
Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
Bekle dinamiti tarihin
Bekle yumruklarımız
Haramilerin saltanıtını yıksın
Bekle o günler gelsin İstanbul bekle
Sen bize layıksın .
İlk tanışmam o zamana denk gelmiştir Vedat Türkali’yle… Sonra dizi ve filme uyarlanan “Fatmagül’ün Suçu ne?” ile bir kere daha karşıma çıkmış ama maalesef ki kitaplarını okumaya geç başlamışımdır.
İki ay önce okuduğum ilk kitabıydı “Kayıp Romanlar”. Şansa bakın ki kitapta yine çok güzel İstanbul betimlemeleri vardı. Nevizade’den Yenikapı’ya, Boğaz’dan İstiklal Caddesi’ne kadar… Okurken altını bile çizmişim bir kaç güzel İstanbul cümlesinin;
“Kayıp Romanlar”ı okurken zaman zaman sıkılsam da zaman zaman yazarla çatıştığım noktalar olsa da iki gün önce yazarın ilk romanına başlamıştım.”Bir Gün Tek Başına”. Çok fazla ilerleyememiştim ki ölüm haberini duydum…Ölümler hep çok etkiler beni ama elimde kitabı olan birinin ölmesi…Fikirlerini beğenelim ya da beğenmeyelim, eserlerini okumuş olalım ya da olmayalım büyük bir kayıp böyle bir değerin gitmesi.
Derken…. Naşide Göktürk… Müzik zevkinize hitap etmese bile dinlemişsinizdir bir kaç kere, dokunmuştur kalbinize … O da başka bir alanda büyük bir kayıp bizim için elbette. Ama ölse bile birileri hala söyleyecek, kendini bulacak şarkılarında dinledikçe… “Sakın ha beni aldatmayasın oralarda, sakın ha yüreğimi yakmayasın derinden” diye hem ümit edecek hem de tehdit savuracak sevdiğine belki de…
Ve… Bugün için bahsetmek istediğim son bir kişi daha var ölse de unutulmayan…Yaptığı işlerle hatırlanan, daima minnet duyulan…30 Ağustos’un en önemli kahramanı! Hepimiz için en güzel eseri bırakan, bizi biz yapan değerleri canı pahasına bize veren, ölümünün üstünden seneler geçmesine rağmen hep şükranla anılan o büyük insanı, ATAMIZI…
Bütün bunları yazarken farkettim ki… Ne kadar güzel bir sürü eser bırakmak geride… Adının yaşaması, anılması eserlerinle… Giden sadece beden! Allah herkese nasip etsin böylesinden…