O benim için bu dünyaya inmiş bir melek.. Saçlarından, cennet rüzgarlarıyla dans eden güneş ışığı yayılırken yeryüzüme, neşesiyle çiçeklenirim..
Yüzünde onlarca anlam taşır meleğim, keşfetmeye bir ömür yeter mi? Alnı, masmavi denizlerin derin diplerine gizli bilinmeyenleri muhafaza eder. O bilir. Gözleri, benim için her yerdedir sevgiyle, korumacı, araştırmacı, belki bazen sorgulayıcı. O ,dışımla birlikte içimi görür.. Dudakları, en lezzetli ve en doyurucu sözcüklerin ev sahibidir; sitem etse de bazen, kızsa da dudaklarınca şekillenen her kelimenin içinde sevgi ve minnettarlıkla eriyebilirim..
Küçükçe bedeni içinde sevdikleri için dağları delecek, gerekirse dünyaları yerle bir edip yeniden kuracak kocaman bir güce sahiptir, kucağı en güvenli sığınaktır bu yüzden.. Gönlümde kopan her fırtınadan sonra onun şefkatli kollarında ışığa bezenir bedenim ve ruhum, iyileşirim..
O benim için bu dünyaya inmiş bir melek.. Düşersem o kaldırır ilk önce yerden, kanayan dizime kalbince efsunlanmış bir bez sarar, öper ardından, geçer tüm acılarım.. O, benim yeryüzüne çıplak, korumasız, şaşkın bir şekilde girişimin hemen ardından sarandır beni, öyle ki onun kucağında birlikte sıcacık olmamızdır belki de bu dünyaya geliş sebeplerimden ilki..
Meleğime bir gün şöyle dedim: “Bu dünyada en çok sevdiğim insan sensin ve hep öyle kalacaksın.” O ise, “Anne olana kadar bekle” dedi bana..
Annem, ruhumdan ruhuna damla damla, sonu olmayan bir aşk dökülür evvelden ve ezeli.. Var oluşum koynuna konmuş, eksilmiş hissettikçe sar beni yeniden.. Nasıl bir zerrem dahi incinse pamuklara sarıyorsan beni, ‘ah’ dediğinde ellerim, kalbim, dualarım şifa olsun sana..