İnsana Verilmiş En Büyük Hediye – Unutmak

İnsanın hafızası tuhaf bir şey… Bir yandan kim olduğumuzu belirleyen en büyük güç, bir yandan da bize en ağır yükü taşıtan. Bazen geçmişteki bir gülümsemeyi, çocukluğumuzun kokusunu, sevdiklerimizin sıcak sesini hatırlamak ne büyük bir mutluluk! Ama bazen de, o hafıza insana acımasızca davranıyor. Hiç silinmesini istemediğimiz anılar yavaş yavaş solarken, unutmayı dilediklerimiz aklımızın bir köşesinde pusuya yatıyor.

Oysa unutmak, insana verilmiş en büyük lütuflardan biridir. Çünkü unuttukça yeniden başlama cesareti buluyoruz. Bir dostun söylediği ağır bir söz, bir sevgilinin sessizce çekip gidişi ya da hayatın elimizden aldığı sevdiklerimiz… İlk günlerinde kalbi lime lime eden bu acılar, zamanla unutmanın merhemiyle daha katlanılır hâle geliyor. Acı hiç yok olmuyor belki ama sivri uçları törpüleniyor, kalpte taşınabilir bir ağırlığa dönüşüyor.

Unutmak aslında silmek değil. Hiçbir şey tamamen kaybolmuyor. Bir şarkı, bir koku, bir fotoğraf aniden geri getirebiliyor geçmişi. Ama fark şu: O anılar artık yakmıyor. Zamanın çektiği perde, unutmanın şefkatli dokunuşuyla birleşince kalbimiz yeniden nefes alabiliyor.

Ben düşünüyorum; unutabilmeseydik belki yeniden sevmeye, yeniden güvenmeye, yeniden gülmeye cesaret edemezdik. İnsan, unutmanın merhametiyle yeniden doğuyor. Kalbinde açılan boşluğu, yeni sevinçlere, yeni dostluklara, yeni umutlara bırakabiliyor.

Unutmayı kayıp değil, bir şifa olarak görüyorum. Çünkü geçmişin gölgesinde yaşamaya devam etseydik, geleceğe yürümek mümkün olmazdı. Her şey kalıcı değil, hiçbir yara sonsuza dek kanamıyor. İyi ki unutabiliyoruz; çünkü unutmak bize “devam et, yolun hâlâ var” diyebilen en büyük hediye.

Eral Sönmez

Psikolog, Tur Rehberi, Stratejist, Yaşam Koçu, Kültür Araştırmacısı

Dinle00:00
1.0x

Yazıya yorum bırakın

Önceki Yazı

Sonraki Yazı

Takip Edin
Arama Trend
Rastgele Yazılar
Yükleniyor

Oturum açma 3 saniye...

Kaydolma 3 saniye...