Gece gelen yağmurlar suskun, sessiz ve sakindir. Sadece görevini yapar. Yağmak için yağar. Onu etkileyen veya onun etkilemesi gereken hiçbir şey yoktur. Mesela yağmur yağdıran kadınlar vardır. O kadınlar değildir o yağmuru o buluta dolduran ve son damlasına kadar sıkıştıran.
Yağası olduğu için yağar o yağmur. Suya hasret yarım bardakların, gece yarısı yürüyüşçülerinin, dar sokakların, sarhoş şarapçıların, eve geç kalan beyaz yakalıların, terk edilmiş harabelerin üstünden sessizce yağar ve geçer o yağmur.
Hiçbir şey hissetmeyenler evindedir. Pencerenin kenarından güzel görünür, toprak kokar. Arabaların silecekleri çalışır, birini bekleyenler cama koşar, yeni aşıklar daha da duygusallaşır ve şarap daha lezzetlidir.
Bekleyeni olanlar derin düşüncelere dalar.
Birini bekleyenler mutlaka olur mesela. Yalan bu aslında. Kimse kimseyi beklemez gece gelen yağmurda. Gündüz gelse o yağmur ve hava biraz daha soğuk olsa bir kafenin buğulu camından bakarken ellerini, tuttuğun bardağa iyice sarar ve beklersin ama gece yağmuru öyle değildir.
Gece yağmurunda kimse kimseyi beklemez.
Gece yağmuru kimseyi ıslatmaz.
Yalnızca yağmak için yağar.
Çünkü Tanrı kendine bir görev edinmiştir ve o yağmur yağması gerektiği için yağıyordur. Yağası olduğu için yağıyordur.
Yazası olduğu için yazanlar gibi. Kimse kimseyi beklemez ve kimse kimseye bir şey yazdıramaz ya da kimse için yağmur yağmaz.
Yağmurun yağası, insanın yazası vardır ki yağmur yağmış, insan yazmıştır.
Hayatta abartılan çok şey var. Mesela ölüm, birileri ölmek zorunda olduğu için var. Tıpkı yaşamın, dünyanın biraz daha kirlenmesi gerektiği için olduğu gibi.
Gece gelen yağmur görevini layıkıyla yapar ve usta bir tiyatrocu gibi sahneye arkasını dönmeden çeker ve gider. Usta tiyatrocu aynı zamanda yetenekli bir yalancıdır. Gece gelen yağmur da yalancı bir yağmurdur.
Tütünler ıslak kokar, sular kaldırımlar boyu akmaz, beklenenler gelmez, bekleyenler de beklemez zaten.
Ölüm en çok gece gelen yağmura yakışır.
Gece gelen yağmurda benim ne yaptığımı sorma gafletine düşecek olursanız. Şöyle cevap vereyim;
Gün yağmurlarında ıslanmış, gözlerinde ay damlaları olan bir kadını düşlüyorum. Gece gelen yağmurdan bir haber…
Ben onu düşlüyorum. O ise yalnız ölmeyi. Oysa gece gelen yağmur, yalnız ölümün ta kendisidir ve gece gelen yağmura söylenecek sözler çoktan söylenmiştir. Bana bir şey düşmez. Bana bir tek gökyüzünden, gökyüzündeki meleklerin omzundan düşmek kalır. Çünkü ben gece gelen yağmurun ta kendisiyim.