Anlatarak mı yazarak mı okuyarak mı bilemiyorum ama içimde beni yiyeceğine çıksın dışarı sizi yesin 🙂 Varoluşsal sancılarım kimseyi yemez tabi. Şu an okuma oranı kasmadığım için dert değil, yazayım. Yarının pazartesi olması, benim salı günü izin almam gerektiği için girdiğim stres, sabah 06:00’da uyanacak olmam, evden çalışma yapanların ise 1 saatlik yolu çekmek zorunda kalmayışı; ama benim 2 saatimin yolda geçmesi, dişime yapılması gereken dolgu, kızımın okuma bayramına hazırlığı ve şu an öksürüyor olması. Bakıcının zam isteme ihtimali, zaten gereğinden fazlasını aldığı için benim buna karşı olmam (yaptığı işi şuraya not etmeliyim : kızımı giydirip servise vermesi ve akşam servisten alma, yemek hazırlama yok, sabah kızım için kahvaltı hazırlama yok, temizlik yok gün boyu kendi evinde) ve bütçemin zamma namüsaitliği, bırakıp gitme ihtimali ve bu durumda işi bırakma olasılığım, kuru ekmek yiyecek olsam da kızımı ilkokulunu bitirene kadar düzenini değiştirmeme inadım… Maaşımın ne olacağı, elektrik zammı, evimin ısınma problemi, yeni ev arayışımın ama tabiri caizse kıç kadar evlere milyon istemeleri, ev almanın bir hayal olması…
Bir pazar akşamı olduğum anı yaşayamıyor olmak ve bir sonraki anı dakikayı günü, haftayı, ayı ve hatta yılı düşünüyor olmak insanın ruhuna çektirdiği azap değildir de nedir? Mesela tatile çıkmayı sevmem çünkü dönüşü var bunun, bitişi… Ruhum sıkışır…
Acıyla beslenen bir ruhum olduğuna inanıyorum artık. Acı olmazsa huzursuz oluyorum, sorun, kaos. Sebebini çok düşündüm ama bulamıyorum ya da görmezden mi geliyorum. Korku, stres, kaygı, anksiyete kafamın içindeki ziyaretlerini bu kadar uzun tutarken mutluluk, rahatlık kapıdan görünüp gidiyorlar sanki.
Annem hep çok gülmeyin başımıza bir iş gelir derdi; acaba bundan mı gülüşlerime kilit vuruşum. Mutlu olamayışım, olursam mutsuzluğu ardına yaşayacak olma düşüncesi mi? Ama annem de haklıydı bir yerde. 2 üvey 2 öz olarak 4 kardeş bir evde annemle büyüdük biz. Annem, esasen mutsuz bir kadındı. Daha 14’ünde kaçarak evlenmiş ama evliliğinde hiç mutlu olamamış, şiddet görmüş hem de ağır şiddet. Bazen o anları anlatırdı. Belki de severek evlendiği adamla (bence o yaşta sevgi sandığı bir şey ile) yaşanılması zor zamanlarından bahsederdi, kaç kez bıçaklanma tehlikesi de atmış ve neyse ki adam asker kaçağı olduğu için bir süre kurtulmuş, adam eve falan da gelemiyor uzunca bir süre ortalardan yok olmuş. Sonra da terk edip gitmiş zaten. Baba evine dönmüş annem 3 çocukla, bunlardan biri de benim. Ben babamı muhtemelen 4-5 sene sonra tanımaya başlıyorum. Kriminolojide bir hata var ama ne ben sordum ne de annem anlattı. Daha fazla tutarsızlıkla boğuşmak istemiyordum belki de… Annem babamdan yana da pek gülmüş biri değildir. Evin içinde mutsuzluk varsa bu atmosferde büyüyen herkesin kanına zerk edilmiş bu duygu vardır. Annem de hiç mutlu olamadı zaten. Abim de ablam da kardeşim de ve ben de… Çok sevgisiz büyüdük ya da sevildik ama görmedik. Abim, şimdi 40’ına basacak, 10 yaşından beri çalışmış ama tek bir dikili ağacı olamamış. Bu onun hatası değil, hiç düzlüğe çıkılamamış hiç desteklenememiş bir yaşamı oldu… E tek başına yapanlar var değil mi? Herkese şans gülmez, abim de gülmeyenlerden yana. Ablam… Şimdi ailede adı bile anılmıyor… O da çocuklarını terk edip gitti. Kaçtı yaşamak istemediği hayattan… 2 erkek kardeşim daha var, onlar da hayatlarını kendi imkanlarında idame ettirmeye çalışıyor, mutlular mı pek hissedilmiyor.
Ve ben… Aslında o kadar çok sebebim var ki kardeşlerime, aileme nazaran; ama şımarıklık mı yapıyorum dersiniz. Dünyanın en anlayışlı kocası, dünya tatlısı bir kız çocuğu… Ama işte yazımın en başındaki anksiyetik nedenler, bu 2 insana sahip olduğum için bile beni mutlu edemiyor. Ya da ben kendimi sevmediğim için mi mutlu olamıyorum? Evet sevmiyorum. Peki bir başkasını sevebiliyor muyum o zaman? Yani kendini sevmeyen biri bir başkasını sevebilir mi? Kızımı çok seviyorum. Su götürmez bu gerçek, ” kendini sevmeyen biri bir başkasını sevemez” yargısını çürütüyor bende. O zaman başlığımın cevabını verebilirim. Ben şımarık değilim, ben eksiğim tamamlanınca mutlu olacağım.