içinde

Gelecekte Nasıl Olacağımızı Neden Bu Kadar Merak Ederiz?

Son birkaç gündür trend oldu. Sosyal medyada nereyi açsanız fotoğrafını yaşlandırmış birilerini görürsünüz. Hatta artık bıkkınlık verdi desek yeri var. Peki neden geleceği merak eder insan?

Gelecekte de bugünkü gibi gülümsüyor olacak mıyız? Dikkat edin yaşlandırılan fotoğraflara, genellikle bugünün en mutlu ve güzel fotoğraflarından seçiliyor. Neden? Çünkü sosyal medyada paylaşmak için en güzel olduğumuz fotoğrafı kullanmak isteriz. Peki o yaşlar geldiği zaman da böyle mutlu görünecek miyiz?

Şu sıralar 4 yaşında olan kızıma bakıyorum. Büyümek için can atıyor. Aslında bu merakı biz empoze ediyoruz. Bugün yapmak isteyip yapamadığı şeyleri hep “büyüyünce” kelimesi ile baskılıyoruz. Haliyle büyümeyi güzel bir şey sanıyor. Büyüyünce istediği her şeyi yapacakmış gibi geliyor.

Halbuki büyüdükçe başlıyor bütün problemler. Bu yazıyı okuyan kitle zaten bu söylediklerimi defalarca tecrübe etmiştir. Satır satır anlatmaya gerek yok. İnsan ömrü öyle bir kurgulanmış ki yarın hep bugünden daha zor.

Önce okul ile ilgili problemler geliyor insanın önüne. Sınıf büyüdükçe daha zorlaşıyor her şey. Sanıyoruz ki hayatımızın en zor dönemi. Sonra üniversite sınavı eşiğine geliyoruz. O sınav sanki sıraat köprüsü! Üniversite dediğimiz başlı başına sıkıntı. Alttan dersler, bitmeyen vize ve finaller… Üstüne parasızlık da ekleniyor. Öğrenci dediğimiz parasızdır!

Üniversite bitsin bir iş bulayım da para kazanayım hayalleri sarıyor. Üniversite bitince iş bulmak zor. İş buldunuz tutunmak zor. Tutunduğunuz zaman da iş hayatının türlü sıkıntıları. Bu sefer de hedefimiz emekli olmak. Bir an önce emekli olalım da…

Ama hep geleceği istiyoruz. Hep sonrasını istiyoruz. Böyle yaratılmışız. Böyle alıştırmış bütün kültürler. Hep ileriye bakıyoruz.

İşte bundandır yaşlılığımızı merak etmemiz. O çok istediğimiz yarınlarda neler olacağını merak ediyoruz.

Laf aramızda ben de herkes gibi uygulamada kendi yaşlılığımız denedim. Ama sosyal medyada paylaşmadım. Erkekler yaşlandıkça yüz hatları oturaklaşır; kırlaşan saç ve sakallar bir karizma verir. Ama bende tam tersi oluyor. Müthiş çirkin bir adama dönüşüyorum. O yüzden paylaşmadım tabi ki.

Ha bir de benim gibi çirkin olduğu için paylaşmayanlar vardır. Onlar da gelecekte çirkin bir şeylerin olacağını kabullenmek istemeyenler. İşte o da bambaşka bir paradoks.

Nasıl olacak? Nasıl yaşanacak? Nasıl geçecek?

Yazar Mehmet Ortaç

Dijital Pazarlama Uzmanı

https://mehmetortac.com/

Bir cevap yazın

Osman Balcıgil – Putlar Yıkılırken

Sanatçı ve Sanat Karşıtı: Marcel Duchamp