içinde ,

Abim.

Bu hafta sonu ne yapsam diye düşünürken olasılıkları geçirirken beynimin otobanından birden çalan telefonum ile kız kardeşime yeğenlerimin de ısrarıyla davet edildim. Akan sular durdu benim için tabiki. Bütün randevularımı iptal ettirdim managerime:)) Süper kahraman kıyafeti giyip gelecekmişim haha. Kırmızı fular, beyaz gömlek, kocaman sarı Meksika şapkası giyerek katıldım baloya. Efem Batman Aslım Hello Kitty. Şimdiki çocuklar ne bilsin. Çocukluğumuzun karakterlerini, dayı yaaaa. Koro halinde. Hani kıyafetlerin. Zaten her gün böyle giyiniyorum ya sıradan geldi sıpalara.:) Neyse ki hazırlığım tam, açtım izlettim çizgi filmini gıdıklayarak ısırarak. Şimdi sevip sarılabilirsiniz dayınıza sıpalar. Yemeğimizi yedik, oynadık, zıpladık sıpalarla. Hello Kitty bile boyadım kelebeğimle. Çok tempolu geçen zamandan sonra yoruldular uyudular. O kadar ki acıkmışım bir postada hemen karşıda olan Mükerrem’den istediğim hamburgeri yedim. Çocukluğumdan severim. Onu da yedikten sonra cimcimemle kadeh tokuşturduğumuz içeceklerimizin eşliğinde başladık eğlenceli sohbetlere. Bir süre sonra yine tutamadım kendimi. Hayatının nasıl gittiğinden mutlu olup olmadığından konu açtım açıyorum sanırım manipülasyonuna uğradım. Evet yine uğradım. Biricik kardeşim sevdiğimden sevdiğimden. Konuyu hemen sana getirir zaten bilirim cimcimemi. Ben de severim senden konuşmayı o da bilir abisini. Gülersin sen şimdi. Dudakların, yanakların, gözlerin olsa; çınlamasından patlardı eminim kulakların duysa.;) Kız kardeşimizle yad ederken yazıyorum sana bu satırları. Selamı var bu arada. Konuştukça hatırlıyorum devamlı benimle uğraşmalarını. Aynı yolda olmasak da kesiştiğimiz noktaları. Anlamadın ki hiç. Maiden koşan eşek gibiydin ama Gazi koşusu koşacağım diye tutturuyordun hep;)) Hali hazırda koşacak olan atları da ürkütüp koşuyu dağıttın. Ama benim amacım birinci olmak değildi. Yarışa katılmak da değildi. Kaplumbağa gibi etrafı seyrede seyrede gitmek istiyordum ben. Kivi gibiydi benim için yol. Gidilen yolun bilenen tek sonu ölümdü ne de olsa. Hatırlıyorum da bir kenarda oturan, kendi yaşam alanı olan, kendi yolunda giden beni gereksiz yere yarışa sokmaya çalışman. Hep kendine rakip bellemen. Sanırım Osmanlı tahtına çıkacak şehzade sanman o dönemle kıyaslaman kendini.:) Hep birileri beni sevsin diye çabalaman. Çabalarken abuk subuk neticeler çıkarman. Hep bir onay beklemen. Doğru da yanlış da benim diyememen hep birilerini suçlaman. İçtiğin sigaraların bile yakalanınca suçunu bana atman. Beni hiç anlamaman. Hep isteyen istekleri hiç bitmeyen; Aynı Rahmi ve yıllarca aynı odayı paylaştığım caaanım abim. Hiç büyümemişsin. Hep çocuk kalmışsın bende. Duracağın yeri hiç bilmedin. Hep yaktın hep yıktın. Ama sana teşekkür etmeden geçemem. O hayal ettiğin tahta ben hiçbir şey yapmadan çıktım.:)) Altın tepsi ile sundun bana. Hadi kendime haksızlık etmeyeyim rakip bellediğin ben rakibin değildim. Kendimi suçladığım tek yer varsa hiçbir şey yapmadan bile  senin hatalar yapmana sebep olmamdı. Onu da anne ve babandan sorarsın artık. Gittin bıraktın beni. Ne vardı o kadar hızlı gidecek… Düşünüyorum da olmamışsın be abim. Özlemiyor da değilim seni. Zırt pırt olay çıkarışlarını, hadi içmeye gidelim deyip davet edip hesabı bana kitleyişlerini, yaptığın kazalar ile arabalarımızı devamlı pert edişlerini, kullandığın araba ile kaza yapıp beni ağır yaralamanı, iş kurup batırmalarını, evlenip evlenip boşanmalarını, sevmediğim halde düğünlerinde oynatmalarını:) Oğlum bak yeni yengen deyiverişini, derken böööyle o yüzündeki gülümsemeni:))) Şimdi maziye karışan anılardan bana kalan çocukken paylaştığımız, penaltı atışları yaptığımız küçücük mavi duvarlı odamız ve giydiğin mavi pijaman abim. O da mavi olana olan sevdamdan.:))

Yazar Yılmaz Çelik

2 Yorum

Yorum Bırakın

Bir yanıt yazın

Ritm

Büyümek