içinde

Sen Benden Hiç Gitmedin..

Bir göz yanılması, bir serap, bir anlık parlamaydı öylece kalakalmanın sebebi. Kimdi? Nerede dokunmuştu yüreğine? Çok tanıdık ama bir o kadar yabancıydı. Oysa göremedin bile yüzünü, bir bulanık karartıydı geçen yanından. Kabalıkların ortasında, öylesine dışarı çıktığın sıradan bir günde, ne soğuk ne sıcak işte havanın bile ortalama olduğu, güneş bile sanki öylesine gökte.. Nereye gidiyordun? Bugün o sokaktan geçmek zorunda mıydın? Tam o saat, o dakika, o noktada.. Boynu, omzu bir an bakışta nasıl tanıdık gelebilir insana. Dondu zaman, saniye dondu. Sessizlik.. Çözülmesin buz, biraz zaman verin. Hatırlamam lazım ses değil, koku değil, göz değil o boynu, omzu hatırlamam lazım dedin..

Hatıralar yazılır her an hayatının sayfalarına.

Sen Benden Hiç Gitmedin

Hikayelerimizi biz mi yazarız? Yahut yazılan rolleri mi oynarız? Hikayelerimizin neresinde cüzzi irade? Tamken, ‘bir’ken varlıklar, parçaların hükmü nedir? Görünür görünmez tüm hayat bulan canlılar, canlar, yaşarken ölenler, ölü hayatın içinde yaşamaya çalışanlar, kayıp ruhlar, kimlik için yaşayanlar, kimliksiz yaşamlar..

Kimliğimi kaybettim, hükümsüzdür.

Sen Benden Hiç Gitmedin

İşte böyle bazı günlerde yaşam kendini hatırlatır. Geçip giderken günler, farklı sandığın hayatlardan maalesef yaşadığın tekdüze hayatında bir şeyler dokunur kayıp ruhuna. Fark eder durursun, ararsın, bulursun ya da geçip gider devam edersin çoktan ölmeye yüz tutmuş hayatına..

Seninle bir gün, bir köşe başında ansızın, her şey geride kalmışken karşılaştık. Ben senin solundan geçtim siyah deri ceketini giydiğin bir omuz hala aklımda. Orada kalbim ağzıma geldiğinde anlamalıydım. İşaretleri okumayı zaten hiç beceremedim. Hep ağzım yandığında, hatalar yaptığımda, zaman geçince öğrendim, doğru olanı gördüm. Sezen’in dizesi geldi aklıma ”Pişman mıyım asla, güzelleştim yasla ”  Velhasıl o gün geçip gittiysem de yanından hep dedikleri gibi ‘olacak varsa oluyor’ ve hayat yeni köşe başlarında bu kez çarpıştırıyor. Taki biz anlayana dek..

Sen Benden Hiç Gitmedin

Bazen kendimi ihtimaller denizinin ortasında ya böyle olsaydı ya şunu yapsaydım diye o yolların sonunu merak ederken buluyorum. Binlerce olasılık varken tek sonucu unutuyorum. Yaşanacak olanlar zaten yaşanmakta, gidenler hiç yanımızda kalmadı, o evlerde yaşamadık, o caddede yürümedik, geçen günler bile sanki yaşanmadı, hissettiklerimiz kaldı yanımıza bir de hissettirdiklerimiz. Ki onlar bile zamanla unutuluyor. 5 yaşında çok mutlu olduğum an hangisiydi? 6 yaşında ana sınıfının ilk günü gözümün önünde fotoğraf. Babam beni çok ağlamama rağmen bırakmıştı sınıfa tek başıma. Bir de kelebek olduğum gün aklımda gerisi yaşanmadı sanki. Şu hayatta her şeyi hatırlasak kim bilir nasıl üzülürdük belki şimdi sevdiğimiz insandan hatalarından dolayı nefret eder, onu asla affetmezdik. Unutmak büyük bir nimet.Sen Benden Hiç Gitmedinİhtimallerin sonsuz, yaşamın tek olduğu zamanın ise her an tükendiği bu hayatta yanlış seçimler yapsak da mutlu duraklarımız olur. O anlar bazen tüm yanlışlara bedeldir, değerdir. Hepimizin yolu farklı, yoldaşları farklı. Köşe başlarını fark etmemiz, mutluluğu es geçmememiz dileği ile..

Yazar Süreyya GÜL

2 Yorum

Yorum Bırakın

Bir yanıt yazın

yeşil-yol

Efsane Film Yeşil Yol

uzakta ki adam

Uzakta