Kulaktan dolma, nesilden nesile geçen bazı deyimler vardır. Ananemin hep kulladığı bazen güldüğüm bazen anlam veremediğim ama aklımın bir tarafında hep duran, anlamsız gibi görünen deyimler. Zaman geçtikçe hayatla örtüştüğünü anladığım deyimden çok hayat dersi sözcükler. Şu an en sevdiklerimden biri ”Allah kimseye şaşırtacak kadar para vermesin”. Anlıyorum ki çok doğruymuş. Bir kağıt parçasını hayatın aracı değil amacı haline getiren insanlar tanıyorum. Kazandıkça hırslanan hırslandıkça insanlıktan çıkan. Aile, eş, dost tanımayan, her şeyin bir bedeli olduğunu düşünen, parayla herkesi her şeyi satın alabileceğini sanan insanlar. Geldikleri yeri unutup, yumurtadan çıkıp kabuğunu beğenmeyenler. Sapkın zevklerin peşine düşüp kendi deyimleriyle gününü gün edenler. Sonra bir an geliyor ki bundan da sıkılmaya başlıyor, kapatamıyorlar içlerindeki açlığı açığı. Geldikleri yeri özlüyorlar. Oradaki saf sevgileri, çıkarsız ilişkileri bir elmayı paylaşmanın mutluluğunu. Her şeye rağmen gülen gözleri, güzel gönülleri, evinde pişen bir tas çorbayı komşularıyla paylaşan Ayşe Teyze ‘yi…
Geriye dönse çalsa o kapıyı tekrar biliyor ki yine kucaklayacaklar onu. Mahallenin haylazı geri geldi diyecekler. Biraz buruk da olsa yürekleri yine okşayacaklar başını. Gel gör ki utanıyor adam şimdi geldiği yere dönmeye. Az hor görmedi onları hep sakladı görmezden geldi inkar etti. Parayla herkesi diz çöktürdü de önünde bir onlara yenildi. Maldan mülkten paradan kıymetli sevgilerine yenildi. Bilemedi. Bütün boşluklarını kağıt parçasıyla kapatacağını düşündü. Çok küçüktü annesi öldüğü zaman, bütün mahalle sahip çıkmıştı ona. Kimi cebine okul harçlığı koymuştu, kimi sofrasına almıştı kendi çocuklarından ayırmamışlardı onu. Ama o öyle vefasızlık etmişti ki onlara uzaktan izliyor yanlarına gidemiyordu utancından.
Gençliğinde oturduğu derme çatma bankın üzerinde ufka dalmıştı yine. Omuzunda bir el hissetti. Arkasını döndü hala gözleri sevgiyle bakan kadın ona annelik yapan annesizliği hissettirmeyen kadın. Demek geldin oğul dedi, ona. Seni bir gün burada bulacağımı biliyordum. Gözlerinden akan yaşlara hakim olamadı adam. Kalktı kucakladı kadını. Ellerinin arasına aldı yüzünü kadın adamın ah be oğul dedi değer miydi. Yaraları sadece sevgi iyileştirir bilmez misin. Bilmez misin senin aradığın o şaşaalı gökdelenlerde değil. Bu derme çatma banktasın bak yine. Bir cesaretle kalkıp gittiğin bu yere geri dönecek cesareti bulabilecek misin, yıllar önce sana uzanan eli bir kere daha tutabilecek misin oğul. Yaşlı kadın titreyen elini uzatır adama, adam seneler önce nasıl sımsıkı tuttuysa o kadının elini yine öyle tutar. Affet der. Dile dökmese de gözleriyle haykırır. Kadın gurur duyarak seni ben yetiştirdim oğul der ve ekler kulağa hoş gelen hayatla örtüşen deyimi ”hayat yormadıkça, göz ağlamadıkça yürek özüne dönmez” oğul…