Hiç havaalanına vaktinden çok daha erken vardığınız oldu mu telaştan, stresten yahut heyecandan? Neye ne için yetişmekti bu hiç sordunuz mu? Sonucunda ne oldu gördünüz mü? Değişik birşeyler var mıydı? Benimkisi hep aynı yersiz telaş sonucunda saatlerce bekleyiş:) Hiç bana göre olmayan bir huy işte genlerden, genlerden biliyorum:) ama değişiyor o da inanıyorum.
Yine bugün havaalanında bir cafe de oturup gelip geçeni seyrediyorum; yemek yiyenleri, telefonunu kurcalayanları, bilgisayarıyla uğraşanları, çalışanları, polisleri,temizlikçileri ve diğerlerini. Herkes bir koşturmacada. Bu koşturmaca hep havaalanına mı has yoksa insan heryerde mi böyle? Çoğuna yetişemiyorum gözüm bir başkasına kayıyor kimseyi kestiremiyorum zihnimde geçip gidiyorlar görüş alanımdan çıkıyorlar. Durup ara verdim zihnimi boşaltmak için biraz kitabımı elime aldım başladım okumaya ama öle çok zamanım var ki… İşte hani erkenden geldim ya ben, bayağıda zamanım vardı ya kitapta bitti neticede.
Kalktım uzaklardan edindiğim bir huyla çıkardım ayakkabılarımı, gömüldüm geniş koltuğuma bir yandan da yazmaya başladım serile serile seyrederken etrafımı. Ne tuhaf ki kendimi dışlanmış gibi hissediyorum: herkes çift ya da grup veya aile, ben hep yalnız. Meğer hep yalnız seyahat ediyormuşum düşündüm de. Olsun galiba ben mutlu oluyorum bu durumdan nasıl tek başıma film izlemeye gittiğim ve aldığım keyif gibi eğleniyorum yalnız yolculuk yapmaktan.
Ve bu zamanlarda nasıl yapabildiğimi bilemediğim ( normal zamanlarda öyle çok konuşkan biri değilimdir) bir çok anlık dostlar edindim dertleştik allahısmarladım dedik ve orda bıraktığımız oldu tüm herşeyi. Bir daha hiç karşılaşmamak üzere yapılan bu itiraflar gerçekten farklı bir his bırakıyor bende. Sır değil bir kere içinde şişip kalsın ya da dedikodu hiç değil, herkesin kendi hikayesi bu. Öyle olunca da çok şiddetli bir heyecan oluyor ya kelime bulamadım yakıştırayım.
Herneyse; keşke anda da böyle olabilsek diyorum geçmiş yaşansa gitse gelecek zamanı gelince çıksa meydanada biz anımızla baş başa kalabilsek ah keşke.
Ben yine konudan konuya atlarken burada havaalanına geri dönüp lafımı bitireyim. Şimdi insanlık öyle bir çehre olmuş ki her birimizin hikayesi kendinde. Ne alnında yazıyor insanın ne de yüzünde belli belirsiz.
Tanıyamıyorsun fikir üretiyorsun yalnızca. Bu esnada ön yargıların sebep bulup gelişiyor ve sen yine özünden sapıtıyorsun. Çekiştiriyorsun orasını burasını, halini tavrını vs. Oysa ki insan insandır en nihayetinde senin gibi bizim gibi. Cins ayrımı mı var sanki ya da renk ayrımı kök ayrımı. Bakma öyle garip garip bilmiyorsun ne yazılmış kaderine yaşıyor delicesine, çırpınırcasına, coşkuyla, keyifle…
Hadi ne duruyorsun git sen de merhaba de karşındaki yabancıya başla hikayesini en içtenlikle dinlemeye. Belki bulursun sende en doğruyu içinde.