Elimdeki şişeye aldanıp sarhoş olduğumu düşüneceksin şimdi… Ne büyük ahmaklık! Benim hakkımda olan her düşüncende yanıldığın gibi bunda da yanılacaksın. Bak, geleceğimizi görebiliyorum artık. Düne kadar kocaman bir boşluktan ibarettik oysa, kocaman bir karanlıktı içinde biz olan gelecek ihtimalleri. Ama şimdilerde her şeyi görebiliyorum, her şeyi duyabiliyorum bize dair. İnanmayacaksın ama bir sonraki hareketini canlandırabiliyorum zihnimde. Çünkü sen gitgide basitleşmeye, herkesleşmeye başladın. Biliyorum, birazdan bu kapıyı çarpıp gideceğini, gittikten sonra bir daha dönmeyeceğini. Bilindik sonlar artık bunlar, bir kere olsun gitme de şaşırt beni. Neden bilindik diye sorarsın şimdi, küstahça… Bilindik, çünkü her gece kâbuslarımda yaşıyorum bu sonu. Her yeni güne seni kaybedeceğimi bilerek açıyorum gözlerimi. Sorsan açmak istemezdim, sorsalar hiçbir güne uyanmak istemezdim. Sormadın, kimse sormadı.
Bak, en başında söyledim sana, elimdeki şişeye aldanma! Sarhoş değilim, sarhoşluğu bırakalı çok oldu. İnandığım büyük bir yalanmış sarhoşluk, her şeyi görürken kör oldum demekmiş… Ondan daha büyük bir yalan buldum kendime; sen! Yani sen karşımdaymışsın gibi konuşmak, şu an olduğu gibi… Hayır delirmedim, inandığım yalanları değiştirdim sadece. Beni ayakta tutan bu şeye delirmek diyemezsin. Bu bana yaptığın en büyük ihanet olur. Sen de farkındasın aldığım nefesin bile borç olduğunun, üstümde emanet gibi duran bir hayat taşıdığımın ve bu hayatı kaybetmek için elimden gelen her şeyi yapacağımın. Dünyada bir tane çakılı çivim yok ama bir sürü kavgam var baksana, en büyüğü seninle.
Tamam, şimdi aldanabilirsin elimdeki şişeye. O şişe olmasa sen de bu gece burada olmazdın, o şişe olmasa sittin sene anlatamazdım sana kendimi. Konuşmak diyemiyorum, hâlâ hasretim sesine. Güzel bir gece belki ama sana kötü bir haberim var, bu şişe bittiğinde öleceksin… Ya kalbimde, ya beynimde.
Daha kötü bir haberim var, bu şişeyi bitiremeyeceğim,
Sanırım seni asla kendimde öldüremeyeceğim.