Çocuğunuz coşkuyla ve neşeyle etrafınızda koşturuyor ve hiç susmuyorsa; lütfen onu sert bir şekilde azarlamayın. Yüksek ihtimalle, çok zeki ve enerjisi çok yüksek bir çocuktur. Ve çok mutludur. Bunu yaptığınızda, yani çok ve coşkulu konuşuyor diye onu susturduğunuzda, ruhunu karartacaksınız.
Onun içinde bir neşe kuşu var. O tüm var oluşu kucaklıyor. Kediyi köpeği, çiçeği, herkesi ve her şeyi seviyor. Sizin gibi değil ki O!.. Etiketleri yargıları yok. İçindeki yaşam enerjisi, kalbinde hissettiği, Yaradan ın muhteşem Sevgi’si… Bunu bağırıyor ruhu… Bunu şakıyor sesinle…
Siz kafanızın içinde yarattığınız düşünce kıskaçlarında sıkışıp kalmış ve bu hayata gerçekler deyip, duruyorken, O; asıl gerçeği haykırıyor yüzünüze… Gözünüzü değil, kalbinizi açın bu çocuğa…
Sonra, bir yetişkin olduğunda, bu davranışlarınızın bedelini öyle zor ödüyorlar ki; Topluluk içinde konuşamıyorlar. Sosyalleşmekte zorlanıyorlar. Kendilerini ifade etmekte zorlanıyorlar. Duygularını sözcüklere dökmekte zorlanıyorlar. Öfke atakları yaşıyorlar. Sizi suçlayamadıkları için, hep başkalarını suçluyorlar.
Gerçekten mutlu olmanın ne demek olduğunu çok geç öğreniyorlar ya da hiç öğrenemiyorlar. Değersizlik inancı, onları her konuda geride tutuyor. Neşelenmek ve eğlenmenin kalpten gelen bir şey olduğunu öğrenmeleri çok zor olabiliyor. Bu sebeple, uyuşturu, alkol vs. bağımlı olabiliyorlar. Bu liste böyle gidiyor dostlar…
İçimdeki neşe kuşu 4 yaşımda öldürülmüş ve 40 yaşımdan sonra gerçekten gülmeyi deneyimlemeye başlamış biri olarak, diyorum ki; Çocuğunuzun içindeki neşe kuşunun sesi, dışarıya taştığında, onu gerçekten dinlemeye başlayın.
– Belki de Tanrı’nın dilinde size bir şeyler fısıldamaya başlar…