Sevgili Sevgilim,
Ne güzel demiş Ahmed Arif “Ve sen geçersin içimden, bitmek bilmezsin“. Aylardır, sayfa sayfa yazdıklarımı özetlemiş tek cümlesiyle. Sen geçtin ve bitmek bilmedin. Bitmeni istemedim. Gitmeni istemedim. Bencillikti belki, sormadım hiç, gitmek istiyor musun, diye. Kaybetmemek için uğraştım, kaybetmemek için uğraştığımı sandım. Kendime söylediğim büyük bir yalana inandım. Aslında seni kandırmadım hiçbir zaman, sadece kendimi kandırdım. Hiç gitmeyeceğine inandım. Hani seviyordum ya ben seni, dolu dolu, sokaklarca, şehirlerce, şiirlerce… Hani sevdin ya sende beni, seni seviyorum diye. Gitmezsin sandım, gitmeyeceğine inandım. Ve uyandım bir sabah, yazdan kalma değil, yaz günü. Gittin. Çok dolmuştun belli ki. Gittin. Afalladım, ne yapacağımı şaşırdım. Aldığım nefesi, attığım adımı şaşırdım. Sen yoktun, içtiğim su haram, tüm sevaplarım günahtı. Sen yoktun, çürüyordu bedenim. Hissediyordum. Ağladım. Çok ağladım. Silmeni bekledim gözyaşlarımı. Sarılmanı bekledim. Bekledim. Bekliyorum hâlâ. Bir gün şu kapıdan beni severek gireceksin diye, bir günden sonraki her gününü beni severek yaşayacaksın diye. Neden diye sorma, cevabı basit; seni bildiğim günden beri seni severek yaşıyorum diye. İnanmıyorsun ama farklı sabahlara uyanıyorum diğerlerinden. Takvimlerim farklı, dakikalarım, saatlerim farklı. Sen diye başlıyor günlerim, sen diye kovalıyor akrep yelkovanı. Ay yılım yok, güneş yılım; sen yılım var. Oksijenim sensin, yürüdüğüm yollar, beklediğim duraklar…
Hani diyorsun bazen, ya bitmeseydi, ne olurdu, diye. Kaçamak cevaplar verdim hep. Sorunu asla kalbimden cevaplayamadım. İznin olursa eğer, anlatayım:
Kimsesizliği tatmazdım tekrar, hatalarımı affettirmeye çalışırdım. Tüm kalbimle severdim seni, zarar gelse kılına ömrümü sererdim yollarına. Birinci senemizi kutlardık mesela, ikiyi, üçü, dördü, beşi… Kavga ederdik tabii, çok küserdik birbirimize ama yine de biz olurduk; sen ve ben değil. Hemen barışırdık üstelik, üç günü geçmezdi. Hani hayal kurmadık ya hiç, yani ikimizin olduğu hiçbir hayalimiz yoktu ya. Hayaller kurardık, bunu hak ettiğimizi düşünür, hayaller kurardık. Belki yaşayacağımız evi düşünürdük, belki beraber öleceğimiz günü. Askere giderdin mesela, elimde fotoğrafın seni beklerdim bende. Gelince yaşayacağımız güzel günleri düşünür, her sabaha sana kavuşmama çok az kaldı diye uyanırdım. Anlamı olurdu uyandığım sabahların. Bir deniz kenarında otururduk belki, biraz da çekirdek, üstümüzde gökyüzü, yanımda sen. Usul usul izlerdim seni o gün. Utanırdın, psikopat gibi bakma ya, derdin. Ama ben kirpiklerinin sayısını öğrenene kadar vazgeçmezdim. Kahvaltılar hazırlardım sana, tek şeker atardım çayına. Kendime dört, beş. Anılar biriktirirdik, gezerdik tüm sokakları, tüm şehirleri. Sana bakınca da tüm şiirleri. Ağlarken beraber ağlardık, gülerken beraber gülerdik. Biliyor musun, sen ve ben bizken çok güzeldik.
Sevgili Sevgilim,
Ardında bir yerlerde, kıyında, köşende bir bekleyenin var, unutma.