içinde

Sen’i Ara

Efsaneleri sevmek gibi bir zorunluluğumuz yok kuşkusuz.

Anlatılanlar size çok yabancı, çok mucizevi gelebilir ve gerçeklikten uzak oluşuna takılıp umursamayabilirsiniz.

Ama ben seviyorum işte efsaneleri…

Okumayı, zihnimde canlandırmayı ve günümüzde ki modellerle birleştirmeyi.

Bu yüzden belki herkes için “umudun tükendiği yerde bir şans vardır” diyerek, çabalamaya çalışmayı seçiyorum, çabalamayı seviyorum.

Mitoloji iyidir bence.

Mistik tatlar her zaman işe yarar.

En umutsuz olduğunuz anlarda mitolojiye dalıp gidin, ritüeller yaratın kendinize ve baş etmeye çalıştığınız ne varsa bir yolunu mutlaka buluverdiğinizi görün.

Sıkça hayal kurun mesela.

Çocukken okuduğunuz dinlediğiniz masalları hatırlayın.

Babamın bana, ilk okuduğu Masal değildi belki ama aklımda kalan tek masal oldu Zümrüdü Anka Kuşu.

“Kocaman kanatlı güçlü bir kuş”.

 Türk mitolojisinde ki karşılığı “Tuğrul kuşu”

Girdiği her savaştan zaferle çıkan başarılı bir savaşçı.

Zihnimde kalan bunlardı Zümrüdü Anka ile ilgili.

Ve büyüdüm.

Ya da büyüdüm zannettiğim zamanların birinde, yeniden hatırladım bu masalı.

Aklıma neden geldi, ne zaman geldi, nereye götürecekti beni? Bilmiyorum ama Zümrüdü Anka, yeniden zihnimin içinde kanat çırparak gezinmeye başladı.

 Zümrüdü Anka kuşunun birçok efsanesi var bilenleriniz vardır.

Ama en beni ben yapan ya da kendimi efsaneye kaptırıp ders çıkarabildiğim efsane okumak isterseniz…

Kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş.

Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş.

Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg’u bekler dururlarmış.

Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.

Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş.

Simurg’un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.

Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş.

Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş.

Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar.

Yorulanlar ve düşenler olmuş.

Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;

Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);

Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;

Baykuş yıkıntılarını özlemiş, Balıkçıl kuşu bataklığını…

Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.

Nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi;

“Şaşkınlık” ve sonuncusu Yedinci Vadi;

“Yokoluş”ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş.

Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.

Simurg’un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;

“SİMURG ANKA – Otuz Kuş” demekmiş.

Onların hepsi Simurg’muş.

Her biri de Simurg’muş.

Simurg Anka’yı beklemekten vazgeçerek,

Şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek,

Kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça,

Her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda,

Tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.

Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır.

Bir efsane bu kadar güzel olabilir mi ve her efsaneden bir ders bu kadar güzel çıkarılabilir mi?

Körü körüne bağlanmadan

Düşünen, kendini geliştiren

Kendine ve başaracağına inanan

Birlikte hareket edilmesi gerektiğini bilen

Dedikodu yapmayan ve en önemlisi

Ego’sunu eğiten Simurg-Anka olmayı başarabilirmiş.

2019’u uğurlarken içimizde bıraktığımız olmazları, olumsuz yanları, anlamsız ve sessiz sedasız yanımızda sandıklarımızı atıp,

2020’de yepyeni, Bilgi ve Donatılmış tecrübemizle yaşama devam edelim.

Sevgiler yüreği güzel, aklı sarih insanlar…

Yazar Dr Gökhan Ürkmez

Tıpta Alternatiflerin ihmal edilmemesine inanan bir berduş

Bir yanıt yazın

Pia Mater

Atiye Hakkında Sürpriz Bozma