Sen Benim Herşeyimsin
Sedat; Çok küçük yaştayken öksüz kalır…
Babasının ona öğrettiği en önemli ders; “korkunun gözünün içine bakmadığın sürece onu yenemezsin” mottosu ile hayata tutunur.
Çıralı’da yenemediği korkuları ve babasından hatıra hayat tavsiyesi ile günübirlik ilişkiler ve işlerle hayatını geçirmektedir.
Ancak bir gün bu sakin hayatı bir anda değişiverir.
Günü birlik ilişkierinden biri olan “Pınar”, Sedat’ın kapısına bir bebek bırakıp, “taksiye 50 lira vermem gerekiyor” diyerek, ortadan kaybolur.
Sedat Pınar’ı İstanbul’a gelip aramaya başlar…
Birol’la tanışır ve onun sayesinde iş bulur.
Sedat’ın hayatı artık kızı Duygu’nun etrafında dönmektedir.
Baba kızın masal gibi geçen eğlenceli hayatları, annenin tekrar ortaya çıkmasıyla birden kaos haline döner…
Eğer istiyorsan, en gişelisinden, en ağlamaklısından, istediğinde “Türk Filmini çatır çatır çekersin”in en bitanesinden bir filmdi.
“Bir şelalenin tepesinden itilmekten daha zor şeyler var hayatta…”
“Kurtlardan kurtulmanın zor olmadığını öğrendim…”
Tolga Çevik diye bir adam çıkıp sizi gülmelere doyamadığınız yapımlarla hayata bağlarken, hooop bir film yapsın ve “Baba Kız” diyaloğunun diplerine kadar salya sümük götürüversin.
Her karesi dolu dolu izlemekten ve baba kızın büyümelerinde ki çocukluğu ve aşkı görmekten içinde bulunduğunuz anın farkına varamadığımız bir film.
Her izlediğimde ilk izlediğim hissi ile sarılıp gece uykularımda baba olmanın mutluluğunu yeniden anlatan bir akış…
Anneye sürekli küfrettiğim kısmını çıkarırsak oldukça 18 yaş altında şiddet içermeyen sahnelerle dolu bir duygu durum bütünleyicisi.
Hayatının bir dakika kapısının önüne bırakılan çocukla şekillenip yeşerdiği, kocaman bir adamın içinde ki çocuğun kucağına bırakılmasıyla ortaya fırlayıverdiği gerçek olamayacak kadar bizden bir hikaye.
Erkekleri duygusuzlukla sorumsuzluk arasında anlatan tonlarca hikayeler arasında, kadın erkek olmak değil insan olmakla yüzleştirilen bir yapıt.
Yapımcısı telefon açıp şu filmi biraz göklere çıkarın dese yazılamayacak kadar gerçek duyguları bize enjekte eden bilinç altımızı tarumara çeviren bir anlatım.
Her sahnesi oyuncuların gözlerinden içime aktı.
Ellerinize yüreğinize sağlık…
Baba ve kızın bir arada olup yıllar ve yollar geçtikçe birbirlerine olan inançlarını ne güzel yaşattınız.
Eminim erkekleri bu kadar tekmeleyen kadınlarımız, mahkemede ki kadın hakimin cümlelerinde, ben gibi Melis Birkan’a öfke dolu cümlelerle baktı.
Kapısının önünde bulduğu “Duygu”yu hayatının merkezine alan Tolga Çevik birden kahramanı oldu yüreklerimizin.
İzlemeyen varsa mutlaka izlemeli diye yazmak istedim.
Yaşadığımız duyduğumuz okuduğumuz onlarca kötü “baba kız” hikayelerine bir Tokat olan bu yapımı izlemeden öksüz bırakmayın.
Tek başına bir adam…
Tek başına bir bebek…
Tek başına iki hayattan bir hayat çıkaran Sedat…
“50 liralık bir taksi parasının hayatta yapılabilecek en iyi yatırım olduğunu öğretir.”