Güzel bir pazar günü ve umut dolu bir hafta olsun.
Haftasonlarının ve özellikle pazarların o iç sıkan ve lanet edilen tarafını boş verip haftanın son gününü uğurlarken kuvvetli bir nefes…
Ve severek…
“Varlığımız, iş yapış şeklimiz, düşüncemiz, davranışlarımız, beynimiz ve kalbimiz herkese ve her şeye yarar sağlasın; samimi ve arkası dolu olsun.”
“-Mış gibi olan her şey belli oluyor ve çok eğreti duruyor inanın. Söylemek, yazmak, konuşmak için değil, gerçeği hücrelerimizin dibine kadar hissettiğimiz gepgerçek olduğu gibi yansısın her şey.
Sevgi iyidir, günü, güneşi, doğayı, böceği, insanı, eşeği, ayı, geceyi sevin…
Filmin ne zaman biteceğini bilmiyoruz zira.
“Haydi Abbas vakit tamam” dendiğinde yapılacaklar listenizde tik atmadığınız satırların sayısı az olsun.
Hemen zıplayıp aceleyle listeyi tamamlayın demiyorum. Ama sıralamaları doğru yapın. Eksik kalanlar için gittiğiniz yerden geri dönüp, “arkadaşa bakıp çıkıcam” deme şansınızın olmadığını unutmayın.
En doğru zaman yaşadığın zamandır demeden yaptıklarınızla yapamadıklarınızın derdine düşmeden tat ala ala sindire sindire yaşayın.
Yaşam büyük ve yaşanacağı belirsizliklerle dolu bir yolculuk.
Nerede ne zaman başınıza ne gelecek, kimle nerde ne zaman ayrılacak, dostların kıymetli kıymetsiz olduğunu ne zaman anlayacaksınız bunu bilmiyoruz.
Esintiden nem kapan, zihin okuyan, durumsallığı eşsiz beyinleriyle okuyup yaftalar yapıştıranlardan olmadan severek güvenerek yaşayın gitsin.
Gidenler gelenler ve en güzeli, unutulmaz olanlarla yola devam etmenin erdeminden ayrılmayın. Neden biliyor musunuz? Unutulmaz oldularsa sizinle yol aldılarsa bu yaptığınız Vefa yı anlatır en güzelinden.
İçinde bulunduğunuz karanlıklar aydınlanır yokluklar var olur umut olur can olur, yeniden canlanırsınız.
Sana kimi ne zaman getireceği bilinmeyen bir mucizeyi ansızın karşına diken bu senaryo da olmanın verdiği heyecanı yaşamaktan kendinizi alı koymayın…
Olmak değil, olduğunun, yaşadığının, nefes aldığının farkına varmaktır Yaşam…
“Bizi kim anlar;
Hâlâ kalbi olanlar,
Zarafeti ve inancı olanlar, yani.
Yazmadığımızı da okuyanlar…”
CaN’s Mutlu pazarlar