içinde

Yılmadan Yorulmadan Yürü

Güzel ve olumlu düşüncelere, insanlara, durumsal gelgitlere öyle aç bırakıldık ki…

Gördüğümüz gölgeden, tanıştığımız yüzlerden kaçar, küçük yavrularımızın saçlarını okşamaktan korkar olduk.

Hepsi yavaş yavaş oldu.

Fark etmeden fark ettirilmeden beynimizin en ince kıvrımlarına kadar hainlik, pusu kurmak, karalamak, eteğinden tutup aşağılara kaydırmak öğretisi ile aklımızı yitirmemizi sağladılar.

Sevgi neydi? Sevgi emekti’lerden, sevgi neydi? Sevgi silmek, yok etmeklere geleli çok değil sadece bir kaç yıl oluverdi.

Birbirimizi ezmek ve yermek, yok etmek üzerine kurduğumuz hain geceleri, karabasanlarla süsleyip koyuvereli kahvaltı tabağımıza…

Kim olduğumuzu bilmeden, aşık atmaya cesaret edemeyeceğimiz adamcıklara çamurlarla saldırmayı huy edineli.

Öğretilerimiz, komşumuz açken tok yatamayızdı…

Açsa ölsün köpeklere dönüşüverdik.

Ülke olarak millet olarak değiştik.

Geliştik diye diretilen aptalca surviver şampiyonlarını, birbirlerini parçalaya parçalaya yok ettiklerinde alkışlayarak öğrendik.

Dün yazdığım yazı için Mesajlar atıp, yüreğimizde Zihnimizde ne varsa boşalttınız satırlarınıza, diyen dostlara teşekkürler.

Alınganlık gösterip, incinip, kendini bu yazıda bulan dostlara kırılmasın incinmesinler diye, yeniden en hassasından sevgiler…

Anlattıklarım benim yaşadıklarım değil sadece dostlar…

İçinde bulunduğum grubun, toplumun kulağıma fısıldadığı serzenişler.

Haksızlıklara karşı ulu orta söyleyemedikleri, haykıramadıkları gerçekler.

Birisine, içinde ki öfkeyi haykırarak boşalma gayretleri.

Tesadüf olmayacak kadar ve zekalarının kabul edemediği kadar kör göze parmak hadiseler.

Bende bir kuyu bulup kafamı içine sarkıtıp “kralın kulakları eşek kulağı” diyemediğim için aklımda gönlümde kulağımda kalanları döktüm satırlara.

Her yeni gün bir umut.

Her yeni gün yeni bir yaşam.

Her yeni gün bir fırsat hayata karşı diyerek moral vermek ve teşekkür etmek istedim sevgili dostlarımdan.

Sizlerin duygularını paylaşmak ve aynı tarafta olmak gururunu yaşamak kadar güzel olanı var olabilir mi şu hayatta?

Her zaman düstur edindiğim ezenden olmayan ezilenden olan yanımla yine yeniden ve her zaman sizinleyim.

Lütfen pes etmeyin.

Fikirleriniz yanlış olsada, kabul görülmeyen azınlıkta kalsada güneşe en yakın yanınız…

Siz sizi siz yapan doğrularınızla devam edin hayata.

Alınganlıklar, geri çekilip sessiz kalmalar, pusmalar bedeninizde size eşlik edebilir belki ama ruhlarınızı esir almalarına izin vermeyin.

Vermeyin ki bugün doğrulardan bahsederken küfreden, alınan, size selam vermeyen dostlarınız, o gün geldiğinde neden beni uyarmadın? diyemesin.

Her zaman söylediğimiz gibi, #sevgi ile kalın #hoş kalın güzel kalın güzel insanlar.

Veeee

Güzel bir yürekten bu yazı sonrası gelen güzel mısralar; paylaşmadan olmaz ?

“Güzel insanlar tanıdım bu dünyada…
Anlarlardı, telleri kırık şemsiyeleri dilinden,
Dalıp giden gözlerin nereye bakmadığını anlarlardı.
Güzel sabahlara uyandım…
Horoz sesleri ve yeni demlenmiş çay kokusu…Rüyalarımdan arta kalan resimleri süpürür, gözlerimin kapaklarını yavaşça açardı.
Güzel nehirlere rastladım…
Ağaçlara çarpmamak için durmadan kıvrılırlardı.
Güzel şarkılar dinledim…
Güzel denizler gördüm,güzel yağmurlarda ıslandım, güzel sular içtim, güzel şiirler okudum, güzel kuşlar uçtu göğümden…”

Yazar Dr Gökhan Ürkmez

Tıpta Alternatiflerin ihmal edilmemesine inanan bir berduş

Bir yanıt yazın

Sanat Dünyasının Vahşi Hayvanları: Fovizm

Pazar’s(A)