Ya bu kurban bayramı en çok Adana’ya mı yakışıyor? Şu görselliğe bakar mısınız bir dakika:)

Başlığa bakınca aklınızdan neler geçti bilmek isterdim. Ben de düşünüyorum hayal ediyorum yani bir vejeteryanın, bir veganın Adana için hissettiklerini. Aslında bende vejeteryan olmaya yakın bir Adanalıyım.
Kurban bayramlarının üzerimizdeki et aşkına yansımasını sevmiyorum, kebap diye ölmüyorum ama şu bıçaksırtı denilen kuşbaşılı pideye ve lahmacuna hayır diyemiyorum. Öyle kavurmaymış, haşlamaymış, paçaymış, şırdanmış, mumbarmış bana gelmez. Bilmem hiç tatlarını ki bazen yolda geçerken kokusuna bile tahammül edemediğim oluyor. Buna rağmen Adana’da etsiz geçen günlerim sayılı oluyor. Birgün et sote birgün kebap diğer gün pirzola bir sonraki gün et haşlama kuru fasulye kemikli, ciğer derken geçti işte bir haftalık menü. Yedi günde etçil varlıklar olduk bile. Ya biz zeytinyağlıları bile et suyundan tavuksuyundan kuyruk yağından yapan Adanalı’larız hani yanlış anlaşılmasın:) Lokantada zeytinyağlı var mı diye sorulmaz, bunun etsiz olanı var mı diye sorulur hani kıymalı sevmeyenler ya da kemikli isetemeyenler için 🙂 çok acayip değil mi?
Sonra; neden Adana agrasif, öfkeli, ani tepkili, saldırgan diyorlar ya işte bu sebepten arkadaşım: ET yiyoruz gün aşırı yiyoruz sabah ciğerine öğlen kaburgasına akşam pirzolasına aşığız hayvanın ne yapalım. Ama söylemeden geçemeyiz ki sindirimi kolay olsun diye bol yeşillikle tüketiyoruz eti biz sağlığımızdan şaşmıyoruz anlayacağınız, şalgamımızı eksik etmiyoruz soframızdan. Mide, bağırsaklar felç geçirmiyorsa bilelim ki yeşillikten yahut şalgamdan.
Ama doktorlar paçanın meziyetlerini anlata anlata bitiremiyorlar veya şalgamın faydalarını. Adanalı işte boşa değildir bir göz bırakır yenmedik hayvanda.
Hele de işte bugün bayram ya Adana’m bir başka tütüyor bugünlerde. Yukardan bakınca nem falan zannedilmesin mangalın, yanan ateşin dumanı o. Çevir Adanam yanmasın etler gönder bu tarafa abilerim ablalarım da doysun takviye getir salatadan.
Afiyet olsun dayıcım yine bekleriz.