Babalar gitmez,
Babalar sırtını dönmez.
Babalar çocuklarının gözüne yaş olmaz,
Babalar çocuklarının gözündeki yaşları siler.
Babalar yara açmaz,
Baba,
Babalar çocuklarının yaralarını sarmayı dener.
Yokluğunla kaç senedir yoldaşım, bilmiyorum. Geçen seneler boyu sana kaç kere veda ettim, onu da bilmiyorum. Defalarca yıksam da nefretimi özleminin üzerine, içimdeki o çocuğu avutamıyorum. O küçük kız çocuğu hala kapının eşiğinde gelmeni bekliyor. O küçük kız çocuğu başını yastığa her koyuşunda ellerinin saçlarını okşamasını diliyor.
Bakma bana öyle, ben alıştım. O kapıdan defalarca çıktım, kendi saçlarımı okşayabileceğimi anladım. Hiç özlemiyorum seni, çünkü senin açtığın o yaraları kendim sardım.
Ama o, o kadar küçük ki. O kadar özlüyor ki seni. “Babam” diye boynuna sarılmayı, o çay-sigara karışık kokan nefesini, şiir okurken kalınlaşan ses tonunu, kalem tutan o emektar ellerini… Beraber uçurmadığınız o uçurtmayı dahi. Bilmiyor senin bir daha gelmeyeceğini.
O içimdeki küçük kız çocuğuna, dokuz yaşında duyduğum “sen piçsin, senin baban yok!” cümlelerini anlatamıyorum.
O içimdeki küçük kız çocuğuna, senin onu hiç sevmeyeceğini, sana ihtiyacı olduğu o vakit “kızım” diyerek sarılmayacağını anlatamıyorum.
O içimdeki küçük kız çocuğuna, senin başkalarına kepçe kepçe dağıttın o sevginin bir yudum dahi olsa tadına bakamayacağını anlatamıyorum.
O içimdeki küçük kız çocuğuna, seni beklediği o kapının eşiğinde defalarca hastalanacağını ama senin tüm bunlardan bir haber olacağını anlatamıyorum.
O içimdeki küçük kız çocuğuna, onu dinlemeden, onu anlamaya çalışmadan sırtını döneceğini, bir başkasının evladını “kızım” diye seveceğini anlatamıyorum.
O içimdeki küçük kız çocuğuna, o açtığın yaraları sarmayacağını, tam tersine geçen her saniye de daha fazla deşeceğini anlatamıyorum.
O içimdeki küçük kız çocuğuna, aynaya her baktığında sana benzediği için kendinden nefret edeceği o günlerin geleceğini anlatamıyorum.
Baba, ben seni biliyorum. Ben seni, senden daha iyi biliyorum. Çünkü nerden baksan sen olan bu ruhla beraber, sensizliğe kafa tutmaya çalışıyorum.
Ama ben, sen olmak istemiyorum. O küçük kız çocuğunun suratına bu sevgisizliğini çarpıp, onu ölüme terketmek istemiyorum.
Babalar günün kutlu olsun, yemin ederim seni hiç özlemiyorum.