Hayır! Işıkları kapatma, telefonu alma, bilgisayarı kapatma! Ah hayır gitme yapayalnız kendimle kalamam, aylardır buna cesaret edemiyorum, kendimi dinleyemem kendimi dinlemeye cesaretim yok. Kendime karşı cesaretsiz olalı epey zaman oldu… Beni kendimle bırakmayın, camı açsanız da olur kuş sesi gelse de… Arabaların korna sesleri de olur, yakınımdaki herhangi bir kafe müziği de uzaktan dahi gelse olur! Beni kendimle yapayalnız bırakmayın.
Kendime karşı dürüst olmayalı o kadar çok zaman oldu ki… Şimdi kendime ne diyeceğimi bilmiyorum her şeyle, herkesle meşgul olurken kendimi unuttum. Yine kendimi nasıl bulabileceğimi bilmiyorum, yine güçsüz bir ruh, yorgun bir bedenle baş başa kaldım. Kimden yardın isteyeceğim, kim bu hastalıklı ruhumu iyileştirebilir ki?
Sahiden kendimi unutunca iyi olabileceğimi nasıl düşündüm! Nereye kayboldum bunca zamandır! Hangi kitabın sayfalarında, hangi hüzünlü kelimelerde, hangi melodilere sığındım, hangi gökyüzünde kayboldum, hangi yağmur damlasıyla süzülüp gittim… Hangi rüzgâr beni bir son bahar yaprağıyla savurdu…
Işık huzmesinde kaybolan sigara dumanı mı beni unutturdu, neydi kendimi unutturan?