içinde

Masalsı Bir Ortaoyunu – Meçhul Paşa

Artık beni bilen bilir, blogdan takip edenler de Sabahattin Ali hayranlığıma az çok aşinadır. Hakkında çok kitap okudum ve yorumlarımı buradan paylaştım sonuçta. Bu seferki paylaşımım içinde Sabahattin Ali olan bir tiyatro hakkında.. Sadece O değil, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz da var oyunun içinde… Meçhul Paşa…

Bildiğimiz, tanıdığımız, sevdiğimiz, hala okumaktan keyif aldığımız yazarların yayıncılık ve yazarlık hayatları, maddi imkansızlıkları, mahkemeleri, sürgünleri, hapishane günleri gibi çok sıkıntılı dönemlerini işleyen bu oyunda yine ekranlardan tanıdığımız ve sevdiğimiz oyuncular yer alıyor. Hem de ne yer alma… Fatih Koyunoğlu, Erdem Akakçe, Bülent Çolak… Hepsi ayrı ayrı çok başarılılar ve rolden role geçişleri, sahne enerjileri mükemmel… 3 kişi olduklarına bakmayın, sahnede 3 kişiden fazla oluyorlar. Bir bakıyorsunuz yazar olarak karşımızdalar, bir bakıyorsunuz derginin çaycısı, baskıcısı, mürettibi, karikatüristi oluyorlar. Oyuna da ilham perisi olarak başlıyorlar. Işıkları, efektleri, ses sistemleri, mikrofon kullanımları da oldukça iyi. Bu açıdan sahne arkasındaki ekibi de tebrik etmek gerekir.

Bir tiyatro sahnesindeki dekorların elverdiğinin daha fazlasını kullanıyorlar resmen. Kuş kafesinden hapishane yaratıyorlar, kendi seslerinden bazen martı bazen vapur sesi oluşturuyorlar.

Oyuncuların bir diğer özellikleri de çok güzel doğaçlama yapıyorlar. Şöyle ki, bizim izlediğimiz salona sanatın bu dalını çok seven minnak bir kedicik girmiş, oyun sırasında bazen sahnede, bazen seyircilerin arasında gezinip durdu. Seyircilerin arasında gezinirken izleyicilerden biri bastı çığlığı, o esnada oyuncular da bir afalladı ama “ilham kedisi geldi aramıza” diyerek hem kendilerini hem de izleyicileri güldürüp oyundan kopmadan durumu kontrol altına aldılar. Bu da böyle bir anı olarak kaldı 🙂

Oyunun içinde etkileyici sahneler olduğu gibi etkileyici cümleler de var. Aziz Nesin’in Bursa’da sürgündeyken ve parasız bir haldeyken arkadaşlarının gönderdiği kitapları satmak zorunda kaldığında ”Bir kitap satacak kadar çaresiz miyim?” cümlesi ve yazarların hapishane sahneleri çok etkileyici.

Tiyatro hakkındaki tek olumsuz eleştirim ise süresi… 2 perde ama biraz uzun. Sıkılıyor musunuz; hayır, çok değil! Ama bu kadar uzunluğa gerek var mı? Bence ona da hayır.

İstanbullu Gelin dizisinde severek seyrettiğim Fatih Koyunoğlu bir fan daha kazandı diyebilirim. “İntiharın Genel Provası” oyununda da gönlümü kazanmıştı zaten. (Sabahattin Ali’yi onun canlandırmasından mıdır bilmem favorimi de açıklamış oldum böylelikle)

Kısacası sezon bitmeden bir yerlerde bu oyunu yakalayın, “Mizah insanlara insanlığını hatırlatır, kahkahanın deviremeyeceği zorbalık yoktur” diyen Sabahattin Ali ve arkadaşlarının yaşadıklarına tanık olun.

Yazar Asuman ATAGÜN

Siz Ve Biz Blog Editörü
İngilizce Öğretmeni - İstanbul
Rüzgar esiyorsa bırak söğüt düşünsün. Çınara zaten bir şey olmaz.

Bir cevap yazın

Dünyanın Dört Bir Yanından 18 Batıl İnanç

Fırat Tanış İle Gelin Tanış Olalım