“Takıntı zorlantı” ya da “saplantı zorlantı” hastalığı gibi isimlendirilen bu hastalığın tanımı; kişinin kimi zaman kendisi istemeden ve saçma geldiği halde atamadığı, sürekli, yineleyici ve saplantılı düşünceler, dürtüler ya da düşlemlerin oluşturduğu sıkıntıyı ve bunaltıyı ortadan kaldırmak için yapmak zorunda kaldığı tekrarlayıcı eylemlerin (zihinsel, sözel, davranışsal) günlük hayatında çok yer kaplamasıdır. “Zorlantı” olarak nitelendirilen saplantısı ile gerçekçi bir ilişkisi olmadığı halde yapmak zorunda kaldığı bu eylemlerin günlük hayatında çok yer kaplaması, ilişkileri ve işlevselliği bozmasıdır.
Elbette ki her insan için saplantılı, takıntılı düşünceler oluyor ama burada önemli olan bu düşüncelerin nasıl yorumlandığıdır. Ayrıca yanlış otomatik düşüncelerin oluşturduğu tehlike algısını kendi sorumluluğu ya da suçu gibi görme durumunu ortadan kaldırmak için yoğun çaba harcamasıdır. Örneğin çoğu insan market alış verişi yaparken bazı ürünlerin son kullanma tarihlerine bakma ihtiyacı hisseder. Bu kabul edilebilir bir kaygı iken, her ürünün son kullanma tarihlerini ve en ince ayrıntısına kadar saklama koşullarını araştırmaya kalkmak, bunun için saatlerini harcamak ve birilerinin bunlardan zehirlenebilme ihtimalini kendi suçu olarak görebileceğinden ve kendisine bile güvenemediğinden alış veriş yapamayan biri için OKB hastası diyebiliriz.
Saplantı ve zorlantıların ortak özellikleri öncelikle irade dışı ortaya çıkmalarıdır. İlk başlarda hastalar bunlara ciddi düzeyde direnirler. Fakat daha sonra direnmenin boşuna olduğunu düşünüp tutsağı olurlar. Böylece korkularını ve kendilerini suçlamalarını zorlantıları kullanarak azaltırlar. Artık benliğe yabancı olan saplantı ve zorlantılar benliğe uyumlu bir nesne konumuna dönerler. Bu durum hastalarda saplantıların kendi içlerinden geldiği, kendilerine ait olduğu duygusunu pekiştirir. Zorlantılar savunma işlemi görmeye başlar. Buna rağmen hastalar zarar görme düşüncesinden dolayı tüm çabalara rağmen güveni ve inancı tamamen oluşturamaz. Hastalar ne eyleme başlamanın gerektiği, ne eylemin doğru yürütüldüğü ne de başarıyla sonlandığı güvenini kazanamazlar.
OKB’deki takıntılı düşünceleri sırayalayacak olursak bunlar bulaşma, kuşku, simetri, zarar verme, cinsel, dinsel, bedensel takıntılardır. Buna karşılık zorlantılar ise kontrol etme, yıkama, yıkanma, düzenleme, biriktirme, sayma, dua etme, çeşitli ritüeller sayılabilir.
Takıntı hastalığı toplumda görülme sıklığı ortalama %2-3 kadar olup kadın-erkek eşit sıklıkta görülür. Ergenliğin son dönemlerinde daha sık görülmeye başlanır. Genetik, biyolojik, çevresel ve stresör faktörler OKB oluşumundaki sebeplerdir.
Sadece takıntı (obsesyon) ya da sadece zorlantı (kompulsiyon) görülmekle birlikte klinikte daha çok ikisi birlikte görülmektedir. Çok çeşitli, tekrarlayıcı olması ve depresyonu tetiklemesi tedaviyi zorlaştıran sebeplerdir. Bazı hastalarda birden fazla takıntı ve zorlantı bir arada olabilirken bunlar zaman içinde yer değiştirebilir. Örneğin, temizlik takıntısı ile birlikte kontrol etme ya da simetri takıntısı birlikte olabilir. Önceleri cinsel takıntısı varken yıllar sonra dinsel takıntısı olabilir.
Hasta bu düşüncelerinin kendi ürünü olduğunu düşündüğü için gerçekleşmesi durumunda tüm sorumluluğu suçluluk duygusu ile taşıyamayıp yaşadığı sıkıntı ve bunaltıyı ortadan kaldırmak için zorlantılara başvurur. Bu durum ilk başlarda hastayı rahatlatırken daha sonraları o kadar çok zaman alan ve durdurulamayan ritüellere dönüşür ki hasta artık günlük aktivitelerine, işine ve ilişkilerine zaman ayıramaz, yoğunlaşamaz hale gelir.
Sıklıkla görülen takıntılar ve buna karşı gelişen kompulsiyonları sıralayacak olursak;
1-Kirlenme takıntısı: Bu takıntıda kişi iğrendiği, tiksindiği ya da korktuğu durumla ilgili aşırı zihinsel uğraşlarda bulunur. Örneğin idrar, ter, mikrop, kir, hayvanlara dokunma, kapı kollarının kirlenmesi, hastalık bulaşması gibi. Bu durumda zorlantı olarak, aşırı yıkama ve yıkanma, bir şeye dokunmaktan kaçınma, hastalıklara karşı aşırı hassas sorgulamalar, insanlarla temastan kaçınma, dışarıda yemek yemeden kaçınma, evdeki diğer bireylerin temizlenmesi ile uğraşma.
2-Düzenleme takıntısı: Eşyaların asimetrik dizilmesi, sıralama hatası, kıyafet uyumu, hizalama hatası. Buna gelişen zorlantı, eğik duran eşyayı düzeltme, kıyafetlerde uyum arama, her nesneyi sınıflandırma, ayırma.
3-Dinsel takıntı: Dinsel inanışlarla ilgili kaygı, aşırı uğraş, abdest almada yanlış yapma kaygısı, camide küfür etme kaygısı. Buna gelişen zorlantı, camiye gitmeme, tekrar tekrar abdest alma, dinsel konuları konuşmama, içinden küfür geçme durumuna karşılık tövbe etme ve sürekli besmele çekme.
4- Zarar verme takıntısı: Kendine zarar verme, başkalarına zarar verme, kontrolü kaybedip saldırma kaygısı. Buna gelişen kompulsiyon, zarar vermekten korktuğu durumlardan kaçma, kesici aletlerden uzak durma, çocuğunu kucağına almaktan kaçma, ürünlerin son kullanma tarihlerini takip etme, ilaç kutularını saklama gibi.
5-Cinsel takıntı: Cinsel içerikli konuşma kaygısı, cinsel organa bakma kaygısı, cinsel fantezi kurma kaygısı gibi. Buna gelişen zorlantı, bakmaktan kaçınma, sohbetden kaçınma, cinsel ilişkiden kaçınma.
6-Biriktirme-saklama takıntısı: İşi bittiği halde eşyayı saklama, gereksiz nesneleri biriktirme, atamama, çöp toplama, biriktirme gibi.
7-Kontrol etme –denetleme: Kapıların kilitlendiğinden emin olma, doğalgazın kapatıldığından emin olma, yemeklerin bozuk olup olmadığını kontrol etme gibi sayılabilir.
Takıntı zorlantı hastalığında yanlış otomatik düşüncelere örnek verecek olursak; kötü bir şey aklıma gelirse kesin kötü bir şey olacak, eğer ben bir şeyler yapmazsam kötü bir şeyler olacak, güvende değilsem büyük bir tehlike beni bekler, birine zarar vermemem için her zaman çok dikkatli olmalıyım, kötü bir düşüncenin aklıma gelmesi ile sanki onu yapmışım gibi geliyor, her şey yüzde yüz tamam değilse rahatlayamam, eğer ben bunları yapmazsam sevdiklerimi koruyamam gibi.
OKB’ de bir eylemle ilgili düşünmek, onu yapmak gibi algılanır. Kendilerine ya da başkalarına gelebilecek zararları engellememeye çalışmak ona zarara neden olmakla aynı şey. Eğer sonuç üzerinde herhangi bir etkisi varsa sonuçtan tamamen sorumlu olduğu anlamına geliyor. Olasılığın düşük olmasının bir önemi yok mutlaka onun başına gelebileceğini düşünürler. Eğer bir tehdit varsa onun zararlarını istiyormuş gibi geldiğinden düşüncelerini kontrol etmek zorunda hissederler. Bu da daha fazla o düşünceyle uğraşı arttırıyor.
OKB’ deki işlevselliğin bozulması çok dramatik olabilir. Panik atakta kişi kendi sağlığı hakkında kaygı duyarken OKB’de ilişki halindeki hemen herkesin kendisinden kaynaklı tehdit altında olduğunu düşünür. Bu düşünceden kurtulmak için çok fazla zorlantı içinde kalır.
Kapısını kilitlediğinden emin olmadığı için kilometrelerce yolu geri dönmek için zaman harcayan, çocuklarına zarar vereceğini düşündüğü için saatlerce sebze, meyve yıkayan, tuvaletini yaparken idrarının bir yerlerine sıçradığını düşünen hastanın saatlerce temizlenmeye çalışması,elini gün içinde defalarca yıkayan ve her seferinde çok zaman harcayan, abdestini tam olarak almak için defalarca tekrarlayan, abdest alırken doğru sırayla ya da eksik yapmış mıyımdır diye defalarca tekrarlayan, camide “aklıma küfür etmek geliyor” diye gitmekten kaçınan, ağzından küfür çıkacak diye toplum içinde bulunmaktan kaçınan, aklına gelen her şeyi karşısındakine sormak zorunda hisseden, yeni doğmuş bebeğini boğacağını ya da kucağından atacağını düşünen, sevdiklerine zarar gelmesin diye çok enteresan ritüeller geliştiren birçok saplantı ve zorlantılar sıralayabiliriz.
Saplantı zorlantı hastalığında tedavi olarak ilaç tedavisi ve psikoterapi yapılır. Kullanılan antidepresan ile birlikte psikoterapi eş zamanlı yapıldığında daha iyi sonuç alınır.