içinde

Geride Kalanlar

Yazıya dökülmemiş hikayeler vardır… Bu hikayeleri okumak için, başımızı kaldırıp etrafımıza bakınmamız yeterlidir oysa ki… Gördüğümüzü anlamak için benzeri hikayelerin kahramanı olmak,  biraz üzücü olsa da, kaderin bir cilvesi diyelim buna da…

Bazen bir masa başında iki yüreğin çırpınışlarında okuruz hikayeyi. Birbirlerine konuşmadan bakarlar sadece… Söyleyecekleri çok şey varken susarlar. Hiç konuşmayalım hep böyle kalalım diye yakarır gözlerle bakarken, diğerinin bir an ürkekçe  dökülüverir “BİTTİ” sözcüğü titrek dudaklarından. Issızlığını da alıp kalkar gider masadan, geride buz gibi soğumuş bir çay bırakıverir.

Bazen güzel bir bahar gününde, gezinirken sahilde, mutluluğu çekersin nefes nefes içine. Etrafta el ele sevgililer, elinde uçan balonuyla masum bir çocuk… Herkes mutlu, herkes aşka ve hayata aşık. Gülümseyerek bakarsın göz göze geldiğin herkese. Ama tanımadığın bir yüz, o mutlu anlarını yerle yeksan edebilir. Hissedersin en derinden acısını. Bir kadının gözyaşları anlatır bu sefer hikayeyi, en dramatik haliyle…Sen yine dalarsın o masum çocuğun uçan balonun arkasından ağlayışlarına. Şöyle dersin içinden “Büyüme çocuk, büyüdükçe kalbin daha da ağırlaşacak, gözyaşların artık elinden kayıp giden balonun için akmayacak.”

Bazen bir dostla, güle eğlene fotoğraf çekinirken bir şelale önünde, herkes doğaya aşık olur sen ise bir bank üzerine işlenmiş cümleye… “Belki sende kalan kışıma cemre düşer.” diye… Bu sefer kendin için okursun, dua niyetine… Çünkü içindeki ayazda ısınmak zor gelir insana.

geride-kalanlar

Bazen aşk, o kişi uzakta olsa da ardında bıraktıklarıyla hep yaşar. Öyle birini tanırsın ki herhangi bir şey  nasıl bu kadar tutkuyla sevilir an be an tanık olursun. Bir yaprağı tutkuyla sevmekten bahsediyorum mesela. Şu an komik gelebilir size ama o kişi hayatının her noktasını onla süslüyorsa, bir bebeğin isminin “Çınar” olduğunu duyunca sizle göz göze gelip çok şey anlatıyorsa, bu aşk için nice şiir nice şarkı yazılır.

Bazen de bir masada terk edilmiş solgun bir gül anlatır ayrılığı… Belki affeder umuduyla bir çiçeğin gölgesine sığınmıştır aşk. Sen o yarım kalmışlığın sancısını hissederken en derinde, masada unutulan hikaye ise bir sevgilinin dilinden “Yine birilerinin kalbi kırılmış”olarak alaylı dökülüverir. Dedim ya bazıları güzel okur gördüklerini; bazıları ise okumak için sevmek gerektiğini dahi bilmez.

Bazen özlemle kavuştuğun gözlerde görürsün ayrılığı… Senin anlatacak o kadar çok hayalin varken, kilit vurulmuş gözler sadece hayal kırıklığıdır sende. Yalanlar konuşur o gözlerde. Kaçmak istersin gördüklerinden, kaybettiğinin farkında olsan da… Sen inatla sarılırsın sevgiliye. Sarılırken yalnızlaşırsın, sarıldıkça uzaklaşırsın.

Sözün kısası…

Bazen avuç içine bırakılmış bir yüzük, bazen duvarlara yazılmış şiirler, bazen yırtılmış mektuplar, yakılmış fotoğraflar,değersizleşmiş eşyalar anlatır ayrılığı; en sessiz diliyle…

Bir hikayede aşkın hüküm giydiği ceza ayrılıksa eğer,

Kalanlar, gidenlerin ardında bıraktıkları ile hâlâ kanarken,

Gidenler, nasıl bu kadar ca(m)n kırığının üstünden kanamadan gidebiliyor?

Anlayamıyorum…

Bir yanıt yazın

baba-affet

Affet Beni Baba

altin-kelebek

Altın Kelebek Kimlere Kondu?