Bir fırtına olsam bugün, okyanusları yok ederim, ağaçları sökerim kökünden; çatılar uçuşur gökyüzünde ama senin denizinde kıyına vuran o dalga olamam. Bakma bana öyle, çok yorgunum. Anlatamam seni sana uzun uzun. Bir hiçi yoktan vâr edemem artık. İçine seni zar zor sığdırdığım şu küçük dünyamda Tanrıcılık oynayamam.
Bir kere daha yanamam bu ateşte, bir kere daha doğamam küllerimden. Bir canım kaldı, bir kere daha yaşayamam seni. Bir kere ölüp, bin kere daha dirilemem. Hayat her zaman tutmayacak ellerimden, bir kere sen tut. Biliyorum, gün karanlık değil daha ama elbet çökecek zifiri karanlık; elbet kaybedeceğim gözlerini. Kaybetmeden veyahut görmeden gözlerini çek kurtar beni. Ellerim yardım dilenmiyor senden, ben seni dileniyorum ne zaman geleceğini bilmediğim o geceden.
Uyanmak zor oluyor kimi zaman, hiç uyanmak istemiyorum aslında. Saçlarımın coğrafyası omuzların olmuşken karlar yağsın istiyorum üstüme, kimseler bulamasın; kimseler kurtaramasın beni senden. Donup kalayım teninin en ücra köşesinde. Kimse adımı hatırlamasa olur, sen adımı anmasan da. Ben bir kere ölmüş olsam, sen beni bin kere dar ağacında sallandırsan da.