Karmaşık gürültülerden, kötülerin gözlerinden, yaş almışların çenesinden kaçtım. Karşıyaka – Konak vapuru uçuşa geçti. İnsanlar genelde vapur seyahatlerine ”gezme” derler. Onlar yukarıda motorun çıkardığı köpükleri izlerken ben, aşağıdaki üç metrelik kırmızı koltuklardan birine yumuldum.
Yumuşacıktım, ayaklarım vapurun titreşimlerini hissetmiyordu bile. Rahattım da, ama, kapanmak üzere olan telefonum huzurumu kaçırmıştı. En azından, sonra beni arayacak kimsenin olmadığı aklıma geldi. Bu gerçekten önemsizdi. Çünkü, solumda izleyecek koskoca denizin manzarası vardı.
O sıra ne şeffaf ne yeşil; ben, mavi denize baktım. Onda da bir haller vardı zaten. Gün batımı yakındı, son 20-25 dakikası kalmıştı rengini göstermek için. O da benim gibi yorgundu. Bugünün rüzgarı onu heyecanlandırmıyordu. Dalgalarını yosun tutmuş limana vuramayacak kadar bitkin, soğuk ve soluk.