içinde

Kasım 2019

Biraz mayışmışım, ama heran hazırım ben. İçimden bir şey kaçmak için zorlanıyor, benim istediğim kadar. Salt ayakta duruyorum. Aklıma hiçbir şey gelmiyor. İskeledeki kırmızı kalkış saatlerinin ışığı yüzüme esrarlı bir görünüm veriyor ama bir o kadar gözümü alıyor. Gözüm ışığın yansımasına bakakaldı. Yanımda bağıran piyangocular ve buzlu bademciler bile daldığım noktadan ayıramadı gözlerimi. Birini bekliyormuş gibi yaptım. Portemin üzerinde bir nota olmaya çalışıp yaranmaya çalışıyordum ben de herkes gibi. Ezberlediğim yolu yürüyorum şimdi. Karınca adımları… Gecenin bitişi buruk oluyordu hep. Otobüse binip monotona şapka çıkaracaktım. Pazar geceleri apartmanların ışıkları sönerdi, barlarda müziğin sesi kısılırdı.

En son ben de uyumak istediğime inandım. Yorganıma teslim olduğumda her şey bitecek; yastığımı kollarıma aldığımda tüm günahlarım silinecek ve ben o sıra rüya görüyor olacağım. Yeni renkler göreceğim o rüyada, tatlı sularda yüzeceğim. Hiçbir uyku bu kadar gevşetmeyecek beni. Yasemin kokusu aldım. O kadar hafifleştim ki ayak uçlarım topraktan ayrıldı. Ellerim, bacaklarım kontrolümden çıkmıştı. Omuzlarımın iki sağa iki sola sallanması aklımda hemen bir ritim oluşturdu. Ebedi sürecek sandığım bir danstı. Kasım aynının insaflı bir günüydü. Yol, ben nefesimi vermeden başladı.

Yazar Nita

Bir yanıt yazın

Ekim 2019

Yalnızlık