Benimlesin, hala.
Gün geceye, gece güne kavuşurken,
Arada geçtiğin yolları gözlerken,
Biz olmayı bir türlü becerememişken,
Benimlesin hala, sol yanımda, yamacımda,
Evimin en sevdiğim köşesinde,
Yatağımın baş ucundaki sandalyede,
Akan göz yaşımda,
Sustuğumda, konuştuğumda.
Mermiler şakaklarımda secdeye giderken,
Giderken bıraktığın şarkıyı dinlerken,
Zaman bıçak gibi saplanırken ciğerlerime,
Benimlesin hala.
Zor geliyor vazgeçmek,
Koskocaman bir ihanet gibi,
Küçük bir çocuğu dar ağacında sallandırmak gibi.
Yanmıyor mu senin de yüreğin?
Ya ölürse bir gün hasretin,
“Ya ölünce sevemezsem seni?”
Hem kavuşacakmışız,
Ölünce kavuşurmuş herkes sevdiğine,
Ölünce severmişsin beni yeniden,
Ölünce bitermiş hasret,
İnsan ölünce bulurmuş kendini, öncesinde değil.
Oysa sen,
Ne neşesini bilirsin ölümün,
Ne hüznünü.
Ölmek değil, öldürmek sorulur senden,
Bir gülüşün bin hüznü öldürür mesela,
Bir sözün duyulmuş bin sözü.
Milattır, seni sevmek,
Başlangıcıdır ölümün.
Neden diye soramazsın ki kalbine,
Nedensiz güzelsindir çünkü.
Nedensiz güzeldir seni sevmek,
Ve ölmek seninle.
25/09/2017 – Pazartesi, 00.32