içinde

Aynada On Bir Saniye

Karanlık bir odanın tam ortasında açtım gözlerimi. Duvardaki kırık camdan sızan sokak ışığı gözlerimi acıtıyordu. Tam karşımdaki sandalyeden kendime bakıyordum. Yansımam olduğunu düşünüp ayaklanmak istediğimde fark ettim ellerimin ve ayaklarımın bağlı olduğunu. Bağırmama ağzımdaki kan tadı ve kurumuş boğazım engel oluyordu. Tüm kemiklerimin sızladığını hissediyordum, bedenimi çevreleyen iplerden kurtulmaya çalıştıkça tenim kesiliyordu sanki. Üstümdeki beyaz gömleğim kirli ve kanlıydı. Ama tam karşımdaki sandalyeden siyah bir gömleğin içinde öfkeyle bakıyordum gözlerimin içine. Bir sürü soru dolaşırken aklımda ve o adi sokak lambası hala gözlerimi acıtırken aksim olduğunu düşündüğüm o kadın ayaklandı. Öfkeli birinden daha çok bezmiş bir insana benziyordu ama gözlerindeki öfkeyi gördüğüme yemin edebilirdim.

En sevdiğim şarkıyı sessizce mırıldanarak birkaç tur attı etrafımda, arada saçlarıma dokunuyor, gözlerime bakıyordu uzun uzun. O gözlerime baktıkça hissettiğim acı katlanıyor, nefesimi kesiyordu. Burdan kurtulmak istediğimi anlarcasına burdan kurtulmanın yolu yok diye fısıldıyordu.

Neden?

Diye bağırdı, irkildim.

Bize bunu neden yaptın?

Gömleğinin kollarını sıvazlarken söyledi tüm bunları, bileğinde kurumuş kanlar vardı.

Sence hak etmedik mi yaşamayı? Yani birkaç sene daha, belki bir ömür… Hayır! Bize bunu yaptığın gün bir ömüre denk değildi! Hiçbir zaman olmadı, bize bunu neden yaptın?

Neden bahsettiğini bilmiyordum ama duvarda yankılanan bağırışları çok korkutuyordu beni.

Oysa ne güzel uyanmıştık o sabaha, şarkılar söyleyerek, danslar ederek… Yahu mutluyduk! Kime sormak istersen sor, biz mutluyduk! Yıllar sonra oturduğumuz o içki masasında “mutluluğumuza…” diye kaldırmadık mı o kadehleri? Kaldırdık! Bize bunu neden yaptın?

Ne yaptığımı bilmediğim için ürkek bir ses tonuyla sordum ne yaptığımı, önce bir kahkaha attı ve daha sonra hiddetlendi.

Sen bir korkaksın, sen güçlü olduğunu sanan bir korkaksın! Sen herkese kazandığı savaşlarını anlatan ama daha savaşamadan inine dönen bir korkaksın… Hahaha, sen de haklısın. Hiç savaşmamışsın ki, kazanmak, kaybetmek ne hiç bilmemişsin ki! Yahu sen aynaya on saniyeden fazla bakamamışsın ki…

Bu sözleri bir bıçak gibi saplanmıştı beynime, fiziksel değil, ruhsal bir acının tam ortasındaydım o konuşurken.

Biliyorum, biliyorum yahu! Bunu bize neden yaptığını biliyorum… Yüzleşmekten korktun, birkaç sabaha mutlu uyandın dimi? Mutsuz uyanacağın o sabahtan korktun! Aptalsın! Ben burdaydım! Öfken, sevincin, hüznün… Ben burdaydım kadın! Yüzleşebilirdik, düştüğünde seninle düşerdim ama beraber kalkabilirdik! Sen daha düşmeden, kalkmanın zorluğundan korktun… Tek başınasın dimi? Tek başınasın! Unutkan olmaya başladım dediğinde sana inanmamıştım, anılarınla boğuşuyordum. Haklıymışsın, bu yalnızlığı senin seçtiğini unutmuşsun.

Yavaş yavaş aydınlanıyordu beynimde bir şeyler… Evet o bendim, peki ya ben? Ben kimdim?

Sen seçtin bu yalnızlığı, bizi bu ıssızlıkta tek başımıza bırakmayı sen istedin. Tamam çözeyim iplerini, iki sendele sonra şu kapıdan çık dışarı. Şu sövdüğün sokak lambasından başka ne bulacaksın biliyor musun? Hiç! Koskocaman bir hiçlik! Bizi bu hiçliğe sen terk ettin, sen kucakladın bu aptal korkuları… Bak şimdi sarılacak kimsemiz yok, yaşayacak bir saniyemiz yok! Hep ölümden bahsederdin, o kalemi her eline alışında ölümü resmederdin… Bak, ölecek bir ömrümüz yok!
Bizi sen öldürdün, artık kazanacak, kaybedecek bir savaşımız yok. Bizi korkakların yanına gömdün!

Ağlayarak kurmuştu son cümlelerini, yanıma geldi, iplerimi çözdü ve kapıyı açtı. Sonra son sözleri döküldü dudaklarından;

Son bir isteğim var senden, şu aynaya on bir saniye bak, kendine “seni seviyorum!” de, çık kapıdan ve kaybol bize bahşettiğin bu hiçlikte.
Senden, sen olmaktan,
Bileğimden akan son damla kandan nefret ediyorum…
Bizi yaşatamadın,
Seni seviyorum.

Yazar Yaren Gece ÖZTÜRK

Siz Ve Biz Blog Editörü - Adana

Bir yanıt yazın

Hayalini Kurduğunuz Hayatlar mı, Yoksa Yaşadığımız Hayatta Mutlu Olmak mı?

Boş Bir Çaba