Bu yazı aslında çok uzun süreli gözlemlerime dayanıyor. Her geçen gün, her gözlemim, her yaşadığım olay maalesef teorimi destekledi, güçlendirdi. Toplumumuzda bir kesimin çocuk yetiştirme uygulamalarının sonuçları üzerine bir yazı bu. Yeni bir çocuk-ergen-yetişkin grubu türedi zannımca dikkatli bakan herkesin gözlemleyebileceği. Neymiş bu grubun özellikleri anlattıkça evet bunları bende tanıyorum diyeceksiniz.
Aslında her şey doğdukları andan itibaren başladı. Biz onları düşünüp korumakta o kadar ileri gittik ki kendi ayaklarının üstünde desteksiz duramayan bir kitle oldular. Biz onların her şeyi önlerine daha istemeden, hak etmeden, mücadele etmeden serivermeye o kadar alıştık ki her şeyi hakları görür oldular. Her şeyin mükemmeline layık olduklarını söyleye söyleye büyüttük pamuklara sarıp sarmaladık şimdi hiç bir şeyi beğenmez oldular. Bunlar nasıl yetişkinler olurlar, nasıl büyüyünce kendi ayaklarının üstünde dururlar, bir şeyi elde etmek için mücadele edebilirler mi? Yoksa en ufak bir darbede düşüp yığılırlar mı? Düşünmedik. Maalesef yavaş yavaş aramızda ergen ve yetişkin formlarıyla boy göstermeye başladı bile ortaya çıkardığımız eserler. Ve bakın nasıl birer insan oldular?
Yattıkları yatakları toplamayan, kıyafetlerini katlamayan, kirli çamaşırlarını ortalığa atan, kendi kıyafetini ütülemeyen, ev içi hiç bir sorumluluk almadan evi otel anne babasını otel görevlisi gibi gören gençler….
İkili ilişkilerinde kendileri hep haklı ve mükemmeli hak eden taraf olduğundan uzun süreli ne kendi cinsiyle ne de karşı cinsle ilişki yürütmekte başarılı olamayan gençler….
Ders çalışmayı kendine yük gören, hobi olsun diye okuyan, öğlen başlayan derslere bile uyumaktan geç kalan, bol zayıflı, gamsız, sınavdan önce hocasının kendisine soruları verip onların arasından sormasını talep edebilen (bu fikri öğrenciye aşılayan öğretmen yaklaşımı da yukarıdaki anne babanın uzantısı sanırım), çalışanı çıtayı yukarı çektiği için suçlayan öğrenciler…
İte kaka okul bittikten sonra iş beğenmeyen, iş bulsa para beğenmeyen, her işinde üç beş ay çalışan, yaşı bilmem kaç olmuş evde oturup babasından harçlık almaktan çekinmeyen, okumayan, araştırmayan, sorgulamayan, ama her konunun en iyisini kendisinin bildiğini düşünen yetişkinler…
Neden mi Q kuşağı çünkü onlar QUEEN. Kraliçelerimiz sultanlarımız. Onları farkında olmadan biz yaratıyoruz.
Marka dışında giymeyen, her yemeği yemeyen, her hediyeyi beğenmeyen, her işte çalışmayan, her şeyin iyisine layık, ayaklarının üzerinde duramayan, sürekli şikayet eden, sürekli mağdur, her konuda talepkar bu kraliçeler sultanlar bizim eserimiz…
Çocukken kendimize bağımlı yaptığımız, daha talep etmesine bile fırsat vermeden önlerine her şeyi altın tepsiyle sunduğumuz, her zaman iyiliğini istediğimiz çocuklarımız. Siz-biz hiç düşmesine izin vermediğimiz, hiç sorumluluk yüklemediğimiz, yeterince bireyleştiremediğimiz için bu haldeler.
En kötüsü de onların bu tutumları yüzünden maalesef giderek azınlığa düşen çalışkan, üretken, sorumluluk sahibi insanlar hırslı, yaşamayı bilmeyen insanlar gibi görülüyorlar. Ödevini iyi yapan öğrenci dışlanıyor sınıflarda ya da çalışıp bir yerlere gelen insanlar hırslı ya da paragöz etiketini yiyiveriyor. Korkarım böyle giderse onlar da yanlış yolda olduklarını düşünüp bu mücadeleden vazgeçecekler. Keşke geç olmadan, her yeri çakma Queen’ler basmadan anne babalar uyansa….
Asuman hocam malesef gün geçtikçe daha da fazla karşılaşıyoruz…
Evet, bunları ben de tanıyorum, maalesef hepsi öğrencim 🙁