
Duvarlar nefes almıyor burada,
Taşın rengiyle susturulmuş günler.
Adımlar ritim tutuyor —
Bir pişmanlık kadar aynı,
Bir özür kadar geç.
Gözler, duvarın ötesinde bir ışığı hatırlıyor.
Küçücük bir sarı parıltı, belki mavi gökyüzü,
Bir kelebek, minik bülbül,
Bir geç kalmış kasımpatı ya da sevdalı bir gül.
Taşın tozundan doğan,
Rüyanın kenarında uçan..
Her kanat çırpışında sesini duyduğum;
Sessizliğinde solduğum.
Bir çizgi, bir fırça, bir renk…
İzi kalan kelimelerin gizemi.
Oradaydık birlikte,
Aynı rüyanın içinde
Kucağımda bir murat ile.
Biz birbirimizin ruhuyuz,
Her kanadımızda biraz sarı, biraz mavi
bir kelebek yada bülbül.
Ve o duvarların içinden değil,
Renklerin içinden doğuyoruz;
bir kasımpatı
bir gül.