Küçük bir kıza seslenmek istiyorum. Adı Çilem. Bazen düşünüyorum da insan, anlamı bu denli ağır olan bir ismi neden çocuğuna verir ki? Acaba istenmeyen bir ilişkinin sonucuydu da her türlü düşürme çabalarına rağmen hayata tutunmuş minicik bir bebek miydi ki doğduğunda annesinin Çile’si olmuştu ve bu ismi almıştı.
Annenin 2 çocuklu dul bir kadın olarak kabul görmemesiyle babanla hiç evlenememiş olması senin hayatın boyunca söylemekten kaçındığın, hatta utandığın bir durum olduğunu biliyorum. Utanma, sıkılma. Artık sevişmek için evli olmanın şart olmadığı, hatta biriyle beraberken bile bir başkasına hissettiğin cinsel ve duygusal dürtülerin normalleştiği, ahlaki normları asla yıkmayacağını düşündüğümüz insanların bile değiştiği bir dönemdeyiz. Kabulleniyoruz bu değişmeyi, normalleştirebiliyoruz. O yüzden utanma evlilik dışı bir çocuk olduğunu söylerken. Kimse seni yargılayamaz. Buna müsaade etmemeyi öğreteceğim sana. Senin 30’lu yaşlarınım ben. Senin geçeceğin yollardan senden önce geçtim, gördüm ve öğrendim. Şimdi sana öğreteceğim.
Doğduğun gün babanın, başına kırmızı taç takılmış bir kadınla nişanlandığını annende ise kırmızı lohusa kurdelesi olmadığını ikimiz de biliyoruz. Tek başına dünyaya getirdi seni annen. Öncesinde düşürmek istedi; ama sen güçlü bir kız olacağını daha ceninken kanıtlamış ve tutunmuştun plesantaya, gelmiştin dünyaya. Çok sessiz bir bebektin, beyaz tenli ama çelimsiz bir bebek… Ailen; anne, abi ve abladan ibaretti ta ki baba figürü ortaya çıkana kadar. Hep korkardın ondan. Çünkü şiddete eğimli ve şiddet uygulamaktan hiç çekinmediğini biliyordun, görüyordun. Korkma! Küçük bedenine gücü yeten herkes canını yakabilecek ancak sen tekrar ayağa kalkacaksın. Ben yanında olacağım. Sana kendini korumayı öğreteceğim.
Gecesinde yere serilmiş yataklarda anne, abla ve abinle beraber uyuduğun; sabahında ağlayan annenin sesiyle uyandığında başından aşağı kanlar süzüldüğünü gördüğün günü hatırlıyorum. Ne yapacağını şaşırdın, neye üzüleceğine karar veremedin… Sustun, çok kızdın babana. Sonra dayanamayıp gelip anneni hastaneye götürüşünü izledin. Daha çok korktun ve evlenince kocandan şiddet görmenin kaçınılmaz bir durum olduğunu düşündün. Sakın böyle düşünme! Şiddet hiç bir ikili ilişkide kabul edilebilir bir şey değildir. Sana şiddet uygulayan her kim olursa olsun ilişkini kes. Seni sevdiğini söyleyen, seni gerçekten sevenler sana şiddet uygulamaz, bunun ayrımını öğreteceğim sana.
Sen, yerde belin kırılana kadar kıvrılıp ders çalışırdın, bir odanın olmasını; bir masanın olmasını çok isterdin. Bu evde senin için kocaman bir oda ve bol çekmeceli bir masa var. Dilediğinde odana geçip yalnız kalabilirsin. Senin de özeline saygı duyulacak ve yalnız kalmak istediğinde bu “normal” karşılanacak bu evde. Bu konuda rahat olabilirsin. Kendini asla kötü hissetme. Minicik bir çocuk da olsan, gelişmekte olan bir genç kız ya da yetişkin bir kadın da olsan senin her yaşında bir özelin olacak ve sadece sana özel olacak. Paylaşmak istemediğin şeyler de olacak. Ben seni asla yadırgamayacağım, asla yargılamayacağım ve asla suçlamayacağım. Hissettiklerin, yaşadıkların hep sana özel olacak. Sadece sana yol göstereceğim, bu yoldan gidip gitmemek hep senin kararın olacak.
Birini seveceksin bir gün. Bu çok normal bir şey. Asla saklama. Sevginden eminsen ve senin sevgini hak ettiğini düşünüyorsan gidip ona da söyleyebileceğini anlatacağım sana. 17 yaşında birinden hoşlandın ve mesajlaşmaya başladığında sana söylenen sözleri unut. Sen 17 yaşında birinden hoşlandığın için asla kötü bir kız değilsin. Sevmek, sevilmek çok güzeldir. Bunu sana hissettireceğim.
Ben sana iyiyi kötüyü anlatsam da sen yine de hata yapacaksın. Hatalarından ders çıkarmayı öğreteceğim sana. Yanlış yapılmaması gereken insanlara yanlış yapacaksın, tekrar ettirmemeyi anlatacağım. Seni kullanmalarına izin vereceksin, seviyormuş gibi yapıp bedeninden istediklerini aldıklarında dönüp gideceklerini izleyeceksin; ama merak etme ben yanında olacağım ve ne yapacağım dediğinde söyleyeceğim sana.
Sana önce kendine değer vermeyi öğreteceğim. Çünkü küçükken o kadar değersizleştirildin ki olmasan da olur hissettirildin ki kendine hiç saygı duymadın. Hem cinsin ya da karşı cinsin sana verdiği değeri, sevgiyi onları daha değerli daha da yüce kılarak kendini ezdin. Çünkü sana değer verildiğinde bir yudumcuk sevgi hissettiğinde karşındakini yücelttin. Sana bir başkasının sevgisi olmadan da yaşanabileceğini göstereceğim.
Adaletsizlik! Bu hayatta en çok bununla uğraşacaksın. Çok haksızlığa uğrayacaksın, onunla yaşamayı da öğreteceğim. Koşulları değiştiremediğimiz zamanlarda kendimizi değiştirmemiz gerektiğini göreceksin.
Evet küçük kız, seni sen yapan her şeyinle sevileceksin bu evde. Hatalarınla, kusur denilen ama neye göre kime göre kusur sayılan tüm varoluşsal özelliklerinle bu evin en değerlisi olacaksın. Ben senin 30’lu yaşlarınım, hala hata yapıyorum hala yanlış yoldan gidiyorum. Hala büyüyorum. Boyum 1.70’in üzerine çıkmıyor ama ruhum, düşüncelerim, hislerim evriliyor. Bir önceki gün ile bile aynı olamıyor artık. Bunları sen de yaşayacaksın ve asla yargılanmayacaksın.
Bu evde, senin 30’lu yaşlarını yaşadığım bu evde seni ben dünyaya getirdim. Tertemiz, pak, saf sana ağır gelmeyeceğini düşündüğüm bir isim verdim sana.
Duru Melek!