içinde

Ozoğlu Garipnamesi

Dağlarda sürerim zevki sefayı

Şehrin muhabbeti desen palavra

Kızıl dudaklarda buldum cefayı

Mabudum Tanrı gönlüm camii, havra

Dağlar, kara sevda mavzer sesi inceden

Muhabbet beşer yalanı inanan alıktır

Onun dili üstündür bin Latince’den

Dehşet saçtı anılar aslım Çalıktır

Öldürmek için yaşadık durduk

Namerdi ezip kurşuna dizdik

Varımızla al kanımızla vurduk

İşte o Bozkurt olanlar bizdik

Yurdumun dağları bana yâr

Ruhum füze ışıklarından kalma ağyar

Ak yazı kan olup yansa bu diyar

İşte o zaman olurum bahtiyar

Ben yüce büyük bir ırkım

Çin sarayı basar içimden kırkım

Benim de senden yoktur bir farkım

Türk ırkı yücelsin isterim

Ozoğlu, derler benim ismime

Selam duracak ordular benim cismime

Kefensiz tabuta girmektir maksadım

Sanma ben bu uğurda durdum, aksadım

Dermanı olmayan mavzer yarası

Bana göre sevgilimin dudağı

Merminin topun olmaz arası

Yüce Tanrım bizim ellerimizle delsin dağı

Ben, tatlı candan geçenlerdenim

Ben, bu diyardan göçenlerdenim

Istırap deneni şerbet deyu içenlerdenim

Göktanrıya kolların açanlardanım

Namlulari yasla delinsin bağrım

Namlulari yasla işte budur çağrım

İşte o zaman dinecek ezeli kalp ağrım

Yolbaşçım Atsız açarak kollarını

Hoşgeldin oğlum Ozoğlu kutlu olsun diyecek

(OZOĞLU)

Yazar Sensei Vitfre.

Bir yanıt yazın

Zindan

Serazad Gözlere