CaN’s zaman akıp gidiyor işte…
Doyamadan doyulmadan… Baba olmayı nasıl beklediğimi, nasıl heveslenip, Berkemin doğdu anda kucağıma aldığımda nasıl heyecanlanıp titrediğimi, bugün yeniden yaşadım.
Hayat çizgimizde yol boyunca karşımıza çıkan her yeni yürek bize hüzün oldu, mutluluk oldu, Kimi güldürdü kimi ağlattı bizi.
Kattıkları da oldu çaldıkları da… Ders vermeden giden de oldu, özlemini kazıyıp taşlara bırakanda… Hep “hayatın verdiklerinden ders çıkar”malıyı bu yüzden ezberletmeye çalıştım sevdiklerime.
Sadece “kendin ol, kendin kal”ı ve sadece “ayaklarının üzerinde durup yaşamayı hedef bil” telkinlerimin de bir nedeni oldu elbette.
Hayat bir savaş değil ama ayakta kalma zanaatını öğrenmek için kuralları bil ve ona göre çalış.
Mücadelende kararlı ol… Hedefin ne olursa olsun;
“Ben sıkıldım oynamıyorum” demeden önce, emeklerin farkına var.
Sana verilen emekler ve senin verdiğin emekler… Asla ve asla “pusulanı kaybetme” ve kimseden “pusula olmasını isteme”. Kendi yolunu kendin belirle.
Yalnız kalacağını düşünerek, seni üzen ve yaralayan insanları hayatında tutmak için zorlama.
Baktın ki; birlikte yürüdüğün yolda, yanında ki yola layık değilse ilk müsait yerde “onu arabandan fırlatıp at”. Yoluna yoldaş diye katılan, sana layık değilse layık olanı bulana kadar, yola devam et ama asla kimseyi alma.
Yalnız başına ilerle.
Senden hep bişeyler isteyen ve arkanı döndüğünde emanetlerine küfredenlere karşı artık asla şans verme.
Seni üzen, senden yapamayacaklarını bile bile isteklerde bulunanlardan “koşarak uzaklaş”. Asla ama asla; “kimse için değişme”, kimseyi de değişime zorlama.
Seni sen olduğun için sevmeyen; ya oturduğun koltukta ya cebinde ki cüzdanda yada seninle örtbas ettiği iğrenç geçmişinde kalmıştır.
Mutluluğunu gören, önemseyen ve sana önemli olduğunu gösteren insanları sakın bırakma.
Çıkarları için seni seven(?)leri defet gitsinler.
Kırıcı olmamak, yüreklerini ezmemek için elini esirgemek yerine koyver gitsin.
Gitsinler ki senin mutluluğun, onların acısı olurken farkettiğin gözlerinde ki hüznü görmeyesin.
Görmeyesin ki; canım dediklerinin canını yaktığını bile bile yaranı kanatarak kahkaha atamasınlar.