Bu kitabı okumakta neden bu kadar geç kaldığıma söylene söylene okuduğum bir kitap oldu benim icin. Eğer ki siz de okumadıysanız geç kalmadan hemen okuyun istedim. Çünkü… İşte çünküleri…
Kitap tam anlamıyla bir efsane. Şiir tadında… Aynı zamanda Abidin Dino tarafından çizilen resimlerle güzelleştirirmiş bir görsel şölen… Bir gelenek uğruna kavuşamayan iki aşığının anlatıldığı bir aşk filmi tadında…
Ahmet, Gülbahar ve Memo’yu derinlemesine hissedeceginiz, onların duygularına yakından tanık olacağınız bir kitap… Ahmet’e kızacak, Memo’ya acıyacak, Gülbahar’a üzüleceksiniz… Hangisinin aşkının daha büyük, hangisinin sevgisi daha gerçek bol bol düşüneceksiniz.
Bir bölgeyi anlatan bir kitap gibi dursa da dünyanın her kısmında yaşanabilecek olayların anlatıldığı bu kitaptan bir sürü ders çıkaracaksınız. Yaşanan her aşk, her aşkın kahramanları farklı olsa da duygunun her yerde aynı olmasına şaşıracaksınız.
Sevdiğinin saçının bir teline ölümü göze alanları, sevdiğini kurtarmak için her şeyi yapanları, gururundan sevdiğine ulaşamayanları okudukça aşkı sorgulayacak, sorguladıkça başka duygulara yelken açacaksınız. Hatta kendi aşklarınızı bile irdeleyeceksiniz.
Sonu biraz havada kalsa da kitap oldukça etkileyici, sade ve akıcı bir dille yazılmış. Hatta okuduktan sonra bir müddet günlük hayatınızda bile “Yemek görüp iştahla baktığımdır” “okula gidip ders anlattığımdır” “Durakta otobüs beklediğimdir” modunda cümleler kuracaksınız.
Tek merak ettiğim soru şu ki; yazar hiçbir imla kuralına dikkat etmeden yazmış. Bunun mutlaka bir sebebi vardır, efsane olduğu için mi böyledir bilmiyorum. Bilen varsa, aydınlatırsa, sevinirim
Okumadıysanız ilk fırsatta okumanız şiddetle tavsiye olunur. İyi okumalar