
Evet, nerede kalmıştık 🙂
Çoktandır ara vermiştim yazmaya ama kitap okumayı bırakmadım hiç… Madem yeni baştan başlıyoruz, daha önce hiç okumadığım bir yazarın kitabıyla başlayalım.
Hikmet Hükümenoğlu’nun okuduğum ilk kitabı Körburun… Dilinin akıcı olmasından mıdır yoksa yakın tarihi anlatmasından mıdır bilmiyorum ama oldukça sürükleyici bir kitap. Türk-Rum meselelerine, Kıbrıs sorununa, darbelere değinen bu kitapta karakterlerin büyüdüklerine; çocukluk, gençlik ve hatta yaşlılık zamanlarına tanıklık ettiğiniz bir kurgusu var. Betimlemeleri, kişilerin ruh hallerinin ayrıntılı anlatılması, adanın tasvirleri o kadar gerçekçi ki resmen gözünüzde canlandırıyorsunuz yerleri ve kişileri, bu da kitaba film tadı vermiş açıkçası. Sadece zaman atlamalarını ve karakter fazlalıklarından kaynaklı kişileri takip etmek zor. Bunlar da kitabın nazar boncuğu diyebilirsiniz. Birkaç karakterin sonu havada kalsa da okumaya değer bir kitap.
2017 Atilla İlhan Roman Ödülü kazanan bu kitapta benim için esas olan beddua kısımları
Çok yaşa Neriman Hanım, beddua sözlüğümüzü genişlettin. Belki bir yerlerde ihtiyaç duyarsınız, bu bedduaları bırakıyorum size:
…cehenneme kadar yolları var, kara yılanla yatasıcalar.
Boyu devrilesice, kabir kabir gezesice
Ciğerine kor hamam ateşleri düşesice
Bağırsakları löp löp dökülesice
Damarı kuruyasıca
Damında kargalar ötesice
Fitnelerin belasına uğrayasıca
Kuru çaylarda boğulasıca, boyu devrilesice
Kirpiği kaşı dökülesice
Kırk kocadan arta kalasıca
Yattığı yataklar çürüyesice
Suratına iblisler tüküresice
Damında baykuşlar ötesice
Kafası havanda ezilesice
Dili salavat getiremeyicise
Ekmeğini itler, yakasını bitler yiyesice…
Boyu devrilesice…
Teneşirlerde paklanasıca
Sidikliğine taşlar dolasıca
Hepsinin iliği sünüğü kurusun da kakırdasın inşallah
Soyu kuruyasıca
Tütünü tütmeyesice
İyi okumalar…