Bazen ilişkiler, yaşadıklarımız kalbimizi dondurur. Tıpkı bu görselde olduğu gibi. Yeni birine güvenmekten, yeni bir ilişkiye başlamaktan korkar hale geliriz.
#edipcansever tam da bu hali anlatıyor bize:
“Evler’den birindeyim, dışarda kar yağıyor
Üstüme kar yağıyor.
Kalbimin atışlarında eriyor kar,
Üşümüyorum, üşümek elimde değil
Hiçbir şey elimde değil
Sevmek istiyorum, sevemiyorum
Çarpıyor birbirine kalbimin kapıları
Gülmek istiyorum, gülemiyorum
Öne geçiyor acılarımın çizgileri”
Biten ilişkimizde yaşadıklarımız, yeni bir ilişkiye başlamak konusunda bizi fazlaca karamsarlaştırabilir. Kendimize ya da olası partner adaylarına karşı fazlaca güvensiz hissetmemize neden olabilir. Bu her zaman eski bir ilişkide yaşadığımız olumsuz deneyimlerden kaynaklanmayabilir. Sağlıksız ebeveyn çocuk ilişkileri de benzer bir güvensizlik duygusu yükleyebilir. Sağlıklı bir ilişki için biraz çocukluğa da dönmek gerekebilir.
Doğduğumuz günden itibaren yaşadığımız her tatsız ilişki deneyimi, aynı zamanda kendilik algımıza bir saldırı niteliği taşır. Bu nedenle pek çok insan sevilmeyeceğine, sevilesi bir insan olmadığına çok inanmış durumdadır. Hatta bir gün birisi ona fazlaca değerli hissettirdiğinde, kesin bunda bir art niyet vardır diye de düşünebilir. Tüm bunlar, değersiz olduğumuzdan değil, taaa çocukluğumuzdan beri değersiz hissettirildiğimizden kaynaklanmaktadır. Tüm o değersizlik duygularını yüklenen bir çocuk parçamız, ruhumuzda bir yerlerde takılıp kalır ve bir gün beni de sevecek birisi diye bekler adeta. Ancak ilişkilerinde sürekli benzer kısır döngüleri de yaşamaya devam eder ve bazen tamamen kaybedebilir umudunu.
Biten toksik bir ilişkinin ardından hissettiğimiz duyguyla ilgili olarak, yukarıdaki görseldeki gibi adım adım kalbimiz donabilir demek istiyorum ben. Ya sizce?
.
Sevilmenin ama delicesine sevilmenin tadını yaşatıp yaşamadığım için artık insan da sevemiyorum 🤷♀️