Çocukluk Denen Şey İyi Geçemez Çünkü;
Çok suçladım insanları; ‘büyükleri’ yani, bir zamanlar çocuk olduklarını unutanları. Belki bu bende Küçük Prens‘in etkisidir. Bu ‘büyük’ insanlar, belki bu yüzden anlamıyorlar güven ve karşılıksız sevginin ne demek olduğunu, belki bu yüzden yaralıyorlardır bizi bu kadar çok. En çok güven duyduğumuz zaman oysa çocukluk… Bu yüzden hiçbirimizin mükemmel bir çocukluğu olmamıştır, olamamıştır daha doğrusu.
Kendimizi en çok açtığımız, ortaya koyduğumuz zamanlarda düşünülmeden kullanılan bir söz bile yaralarken bizi, belki bu yüzdendir zaman ilerledikçe içimize kapanışımız, kimse kalplerimizi kırmasın diye birbirimizden bile uzak duruşumuz.
Zaman ilerledikçe ve çevrenizi çiçeklere kitap okumayan ya da hayal kurmayan, kuramayan ‘büyükler’ ya da arkadaşlarınız –yani daha önceden perilere inanan ama yaraları oluştukça mutsuz ve ‘büyük’ olan arkadaşlarınız– sardıkça daha da yalnızlaşıyor insan, daha da yabancılaşıyor hayata ve korkuyor her şeyden.
Büyümemek, fil yutmuş boğa yılanı resmi ile şapkaları her zaman ayırt etmek ve çiceklerle hep dost kalmak dileğiyle…
Çocukluk kanat da, sığınak da, kafes de olabilir. Ancak mutlu da olsa, mutsuz da geçse çocukluktan çok fazla uzaklaşmak mümkün değildir.
Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse
Bundandır sevmemiz
Kiraz ağaçlarını.