2016’da yayınlanan Hasan Ali Toptaş’ın “Kuşlar Yasına Gider” kitabında bir baba ile oğulun hikayesini okuyorsunuz.
Öyle bir hikaye ki; kamyon şoförü olan ve bir trafik kazasında bacağını kaybeden bir baba ile bu süreçte onun için Ankara-Denizli arasında mekik dokuyan oğlunun samimi bir hikayesi… Oğlunun ağzından dinliyorsunuz hikayeyi. Kitapta o kadar güzel betimlemeler okuyorsunuz ki sanki Ankara-Denizli yolunu santim santim görüyor, zihninizde tasarlıyorsunuz. Sadece yolu değil, karakterlerin iç dünyalarını da çok iyi anlıyor, onların hissettiklerinin aynısını içinizde hissediyorsunuz.
Kitapta sıklıkla karşınıza çıkan beyaz at ise sizi hem meraklandırıyor, hem tedirgin ediyor.
Kitabın anlatımı çok bizden… Kullanılan yöresel kelimelerle tam Anadolu’nun bağrından kopmuş bir roman okuyorsunuz. Anlatılan aile bağı tam bizlik… Çok sıkı fıkı olmayan baba-evlat ilişkilerinin aslında nasıl sımsıkı olabileceğini okuyorsunuz. Ailenin önemini bir kez daha anlıyorsunuz. Büyük şehirlerle küçük şehirleri, bu yerlerdeki insan davranışları arasındaki farklılıkları, eskilerde anne babaya davranışlarla şimdiki davranışlar arasındaki değişiklikleri, insan ilişkilerindeki değişimleri okuyorsunuz bolca.
Bu kadar insani duygular bu kadar çok betimlemelerle anlatılınca kendinizi bir film izliyor gibi hissediyorsunuz ki kitap filme de uyarlanacakmış. Bu müjdeyi de buradan vermiş olalım.
Tavsiye eder miyim? Büyüklerimizi korumamız gereken, onlara dışarı çıkmamaları gerektiğini anlatamadığımız şu günlerde kuşak çatışmaları ve aile önemini anlamamız için tavsiye ederim. Yine de beklentiyi çok yüksek tutmayın da derim. Çünkü herkese hitap eden bir kitap olmayabilir. Kitapla kalın, evde kalın.
Kitapta geçen kelimeler sözlüğü
Yel yepelek = Rüzgar gibi, çabucak
Omça = Üzüm asmasının kütüğü
Tünek = Yatacak yer
Cağıl cuğul = Gürültülü
Hembembe sekmek = Avarelik etmek, boş gezmek
Mısmıl = İyi, güzel, sağlam
İpil ipil = Pırıl pırıl parıldayarak
Hapahap = Ansızın, birdenbire
Kandak = Su birikintisi, bataklık, gölcük, küçük dere
Sokurdanmak = Söylenmek, homurdanmak, gönülsüz iş görmek
Göynümek = Dertlenmek, üzülmek, içlenmek
Ulam ulam = Akın akın, yığın yığın, art arda
Yepmek = Sıvazlamak, okşamak
Hıyallamak = Farkına varmak