Duyuyor musun …
İyi dinle …
Çok şey anlatıyor aslında bu ses …
Bakmayı bilene çok şey sunuyor …
Dinlemeyi bilene çok şey anlatıyor …
Bir uğultu …
Duydun mu ?
Hayır !!!! Hayır !!!
Duymuş da olamazsın ..
Görmüş de olamazsın …
Duyan ve gören anlardı …
Şimdi ben bir otobüsteyim ve yalnız …
Ve gidiyorum …
Otobüsün önünde bir rüzgar var ki görmeyiver …
Nasıl kucaklıyor bizi gel diyerek …
Bana gel diyor …
Ben de onu dinliyorum …
Gidiyorum gidiyorum …
Ben gittikçe rüzgar kucaklıyor …
Ama uzaklarda olan ışıkları bana vermiyor …
Olsun …
Sonuçta gidiyorum ben …
Bir uğultu ?
Hissettin mi ?
Yollar, rüzgarlar ve otobüsler kavuşunca oluşurmuş meğer …
Az ötede ışıklar …
Koşarsam hani tutacakmışım gibi …
Öyle değilmiş işte onlar …
Çok …
Çok …
Uzaktalarmış …
Masallar kadar uzak ve bir okadar da gerçekçi …
Olsun yine de mazbut bir duruş sergiledik biz onlara karşı …
Onları sevdik …
Onları hep sevdik…
Gidenler oldu, dönenler oldu …
Bir hasta sabahı görmedi belki …
Yine de sönmedi o ışıklar …
Biz onları çok sevdik …
Hiç sönmediler diye belki …
Bir koku …
Hissettin mi ? …
Yağmur yağıyor …
Toprak …
Ahhh toprak, çimler ve yağmur …
Nasıl da eşsiz bir koku …
Işıklar…
Biz onları çok sevdik…
Hiç sönmediler diye belki …
Bir koku …
Hissettin mi …
Yağmur yağıyor …
Toprak …
Ahhh toprak, çimler ve yağmur …
Nasıl da eşsiz bir koku …
Giderken güzel hatırlanacak bir şehir bırakmak istedi kokusuyla …
Biz gidiyoruz …
Az ilerde atlar bizi bekler hem …
Işıklar !!!
Siz dünya sadece siz varken mi var sanıyorsunuz ?
Biz gidiyoruz …
Biz gittikçe siz uzaklaştınız …
Bu kokular boşa artık …
Yolların ardında atlar bizi bekler …