Her hizmetin bir fiyatı olsun, buna dediğimiz bir şey yok. Ama bazı durumlarda verdiğiniz paraya siz de acımıyor musunuz? En çok “Lanet olsun verdiğim paraya” dedirten durumlara bir bakalım istedik…
Pis WC
Özellikle uzun yolların vazgeçilmez mekanı olan tuvaletler… Ücretsizse ama pisse çok sorun teşkil etmez, maksat işimiz görülsün. Ama ücretliyse ve pisse, hele hele sabun bile yoksa içerde, o parayı verirken sinir olmamak elde değil…
Bozuk yemek
O kadar açsınız, o kadar sabırsızlanıyorsunuz ki yemeye, siparişinizin gelmesini sabırsızlıkla bekliyorsunuz. Ama o da ne? Gelen yemek o kadar kötü ki ikinci bir ısırık bile alamıyorsunuz. Karnınız aç kalksanız da, işletme sahipleri anlayışsızsa çatır çatır ödersiniz parasını…
Kurtlu kestane
Maşallah en pahalı yiyecekler arasında olan kestaneyi, pazardan ya da marketten bir heves alıyorsunuz, eve gelip bir bakıyorsunuz ki çoğu kurtlu… Şansınız varsa bir kaç tane iyisini bulursunuz. Sizin de bu durumlarda o poşeti satıcının kafasından aşağı boca edesiniz gelmiyor mu?
Çay parası
Aslında listedeki en masumu bu. Çünkü cafelerde en uygun fiyatlısı çay olur genelde. Ama bazı mekanlar hem sallama çay verip hem de self servis yaptırıp bir de bir bardağına çay paketi fiyatı almıyorlar mı… Hayır, garson getirse masanıza yine neyse… Söylenerek çıkarsınız mekandan; bir daha gelirsem buraya diye…
Kötü film
Kötü film demek biraz acımasız olur mutlaka, ne emeklerle çekiliyor, ne kadar zaman harcıyorlar haklarını yememek lazım ama bazı filmler de hakikaten insanın hem parasına hem de zamanına acımasına sebep olmuyor mu?
Seri kitaplar
Seri olarak çıkmış kitapları, ya hiç birini okumadan hepsini alırsınız ya da ilkini okuyup çok beğenmişsinizdir, gerisi de öyle olacaktır diye düşünürsünüz, başlarsınız okumaya… Ama ya tam bir hayal kırıklığı olursa ilk kitapta? Kolay kolay diğer kitapları okumaya başlayabilir misiniz? Neyse… İnşallah pişman olacağınız tek şey kitaplara verdiğiniz paralar olur…
Dışarıda iftar
Evet çok güzel fikir; ailemizle, arkadaşlarımızla iftar yapmak… Ama hem menüleri hem de fiyatları çok abartı değil mi? Zaten bir insanın hele hele gün boyu aç olan bir insanın yiyebileceği kota belli, menüde ise fazlası var; bir orduya yetecek kadarı hatta. Hal böyle olunca da fiyat da yüksek… Ramazan’ın bütün amacından uzaklaşılmış bir durum aslına bakarsanız…
Uçuk fiyatta markalı ürünler
Markalı ürünler hep pahalı olur, buna bir şey demiyoruz. Ee biraz da kaliteli oluyor, buna da eyvallah… Ama bir memurun maaşı kadar parayı çantaya vermek de nedir? Onunla 1 hatta 2 ay geçinen insanlar var… Hem de bunu yapanlar yine ortalama para kazanan insanlar… Alanlar gülerek kullansın, alamayanlar da hiç üzülmesin. Çanta bu, bulunmaz hint kumaşı değil ya 🙂
Bagaj parası
Uçaklarda kilo sınırı var; o sınırı geçince kilo başına para ödüyorsun. Otobüslerde parça sınırı var herhalde, çok eşya görünce para istiyorlar. Sanki sen o parayı vermezsen otobüs ya da uçak gideceği yere gidemiyor. Ya da parayı verince yükün hafifliyor…
Kuaföre verilen para
Kadınların en sevdiği, en çok uğradığı yer… Bahsettiğimiz öyle fön, kesim falan değil… Düz boya ve gelin başı… Evde kendin boyasan maliyeti 10 lira ama kuaförde olunca 10 liranın esamesi okunmaz 🙂 Haaa bir de beğenmeme, çok kötü olma durumu da var. İnsanın parasıyla rezil olması böyle bir şey. Bir de gelin başı olayı var… Normalde daha az ücrete yaptıkları topuzu, gelin olduğunuzu belli ederseniz düdük bayramda çalınır hesabı daha çok paranıza mal olacağı kesin…
Abiye kıyafet
Eş dost, hısım akraba evleniyorsa yandınız… Sadece bir kere giyebileceğiniz bir kıyafete dünyalarca para veriyorsunuz. Üstelik bir kere giyeceğinizi bilerek de almak zorunda kalıyorsunuz ya o daha da vahim 🙂
Oyuncak
Oyuncak mağazalarıyla kuyumcular yarışır nerdeyse… Küçücük plastik şeyler ateş pahası… Almasan da olmuyor, alıyorsun ama için cız ederek. Çocuğun oynadığı da sadece 1 gün… Ya hevesi geçiyor ya da kırıyor sizin elinizin titreyerek aldığı oyuncağını…
Radar Cezası
Trafik güvenliği için hız sınırına uymayanlara bir çeşit yaptırımdır radar cezası. Ama tabiri caizse kaymak gibi yolda, en beklenmedik köşelerde, belki de bir kaç kere ya da az bir farkla radara girince verdiğiniz para içinizi acıtıyordur mutlaka…
Siz yine de trafik kurallarına uyun, arabanızı yavaş sürün, emniyet kemerinizi takmayı ihmal etmeyin. Kamu spotlarıyla yazımıza son verirken, elinizin titreyeceği hiç bir şeye para vermemenizi umuyoruz.
Bence listede kredi kartıda olmalı. Çünkü insanlar kredi kartıyla alışveriş yaptıklarında elleri hiç titremiyor. Ama ödeme zamanı geldiğinde o zaman titreme başlıyor ve borçlar bu sebepten büyümeye başlıyor.