Çocukların Mutluluğunu Önceleyen Finlandiya Eğitim Modeli

Finlandiya eğitim modeli uzun yıllardır dünyada en başarılı eğitim sistemlerinden biri olarak gösterilmektedir. Finlandiya eğitim modeli, öğrenci merkezli yaklaşımı, sınav baskısını azaltması ve öğretmenlere verilen yüksek değer ile dikkat çeker. Bu modelde öğrenme ezbere dayalı değildir; öğrencilerin merakını, yaratıcılığını ve bireysel gelişimini destekleyen bir anlayış üzerine kuruludur. Çocuklar küçük yaşlarda okula başlar ancak ağır ödevler ve standart testler yerine oyun, sanat, spor ve doğa etkinlikleriyle öğrenme teşvik edilir. Örneğin Finlandiya’da öğrenciler haftada birkaç gün ormanda ders yapar; matematik dersi bazen doğadaki nesnelerle, fen bilgisi dersleri ise gerçek yaşam deneyimleriyle işlenir. Bir öğrenci günlüğüne “derslerimiz bittiğinde hala enerjimiz kalıyor çünkü sürekli koşuşturmak yerine dinleniyoruz” diye yazmış. Bu yaklaşım sayesinde öğrenciler yalnızca akademik bilgi değil, aynı zamanda problem çözme becerisi, özgüven ve sosyal yetkinlikler de kazanır.

Finlandiya eğitim modelinde öğretmenlik mesleği en saygın mesleklerden biri kabul edilir. Öğretmen olabilmek için yüksek lisans derecesi zorunludur ve öğretmenler ders işleyişinde özgürdür. Merkeziyetçiliğin az olması, öğrencilerin kendi hızlarında öğrenmesine imkan tanır. İlginç bir detay olarak Finlandiya’da öğretmenlere, öğrencileri sınıfta sessiz tutmaktan çok onları öğrenmeye motive etme görevi verilmiştir. Ayrıca öğretmenlerin kendi ders kitaplarını seçme hakkı vardır; bu sayede eğitim daha özgün ve esnek hale gelir. Bir Fin öğretmen bir röportajında şöyle demiştir: “Biz çocuklara bilgi yüklemiyoruz, onların öğrenmeye olan merakını besliyoruz.” Bu güven temelli yaklaşım, öğrencilerin öğrenme sürecinde daha mutlu ve üretken olmalarını sağlar.

Finlandiya eğitim sistemi fırsat eşitliğine büyük önem verir; ülkenin her yerinde öğrenciler benzer imkanlara sahip olur ve sosyoekonomik farklılıklar başarıya engel oluşturmaz. Örneğin kırsal bir köy okulundaki öğrenci ile başkent Helsinki’deki öğrenci arasında materyal ve öğretmen kalitesi açısından ciddi bir fark bulunmaz. Yine dikkat çekici bir uygulama olarak, okullarda öğrenciler öğle yemeğini ücretsiz olarak alır. Üstelik bu öğünler sağlıklı, dengeli ve devlet tarafından finanse edilir. Bir öğrencinin şu sözü bu sistemi özetler niteliktedir: “Okulda yemek seçmek zorunda değiliz, herkes aynı sofraya oturuyor, bu yüzden kendimizi eşit hissediyoruz.”

Dünya eğitim modelleri içinde Finlandiya eğitim modeli özellikle öğrenciyi sadece sınava değil hayata hazırlamasıyla öne çıkar. Öğrenci başarısı yalnızca test puanlarıyla değil, bireysel gelişim süreçleriyle değerlendirilir. İlginç bir gerçek: Finlandiya’da öğrenciler ilkokulun ilk altı yılında hiç merkezi sınava girmezler. Çocuklar notlarla yarıştırılmak yerine, kendi gelişimleri üzerinden değerlendirilir. Ayrıca dersler 45 dakika sürer ama her dersin ardından mutlaka 15 dakikalık bir oyun veya dinlenme arası vardır. Yapılan araştırmalar, bu uygulamanın öğrenci motivasyonunu ve öğrenme kalıcılığını ciddi şekilde artırdığını gösteriyor. Bir başka öğrenci deneyimini şöyle anlatıyor: “Ders aralarında dışarı çıkıp oyun oynadığımızda sınıfa geri döndüğümüzde çok daha dikkatli oluyoruz.”

Türkiye açısından Finlandiya eğitim modelinden alınacak çok sayıda ders vardır. Özellikle öğretmen yetiştirme süreçlerinin güçlendirilmesi, öğretmenlere daha fazla özgürlük tanınması ve eğitimde fırsat eşitliğinin artırılması ülkemiz için kritik önem taşır. Sınav odaklı eğitim anlayışını azaltmak, öğrencilerin ilgi alanlarına ve bireysel hızlarına göre gelişmelerini desteklemek Türkiye’de eğitimin niteliğini artırabilir. Elbette Finlandiya ile Türkiye arasında nüfus yoğunluğu, kültürel farklılıklar ve sınav sistemi alışkanlıkları gibi belirgin farklar vardır. Ancak Finlandiya eğitim modelinde görülen ilginç örnekler – öğrencilerin açık havada ders yapması, ücretsiz okul yemekleri, sık sık verilen oyun araları, düşük sınav baskısı ve öğretmenlerin özgürlüğü – Türkiye için de ilham verici olabilir. Finlandiya’nın eğitim felsefesi tümüyle kopyalanamasa da, öğrencinin mutluluğunu, merakını ve eşit imkanlarını önceleyen bu yaklaşım Türkiye’de eğitimin geleceği için güçlü bir pusula olabilir.

Çocukların maddi kaygılarla çocukluklarını yaşamadan, sürekli bir yarış halinde olmadan, mutluluğu ve çocukluklarını kaçırmadan iyi bir eğitim alabilecekleri sisteme en kısa zamanda kavuşmamız dileklerimle.

Eral Sönmez

Psikolog, Tur Rehberi, Stratejist, Yaşam Koçu, Kültür Araştırmacısı

Dinle00:00
1.0x

Yazıya yorum bırakın

Takip Edin
Arama Trend
Rastgele Yazılar
Yükleniyor

Oturum açma 3 saniye...

Kaydolma 3 saniye...