Sakla Beni

Saklım var, saklın var, herkesin bir saklısı var… Hep var…

Saklı olan; beni ben yapan, seni sen yapan şeyler… Düşündüğünde, baktığında, dokunduğunda, dinlediğinde, hissettiğinde “iyi ki” dediğin şeyler. Anlatmadığın, anlatamadığın, paylaşmak istemediğin, paylaştığında büyüsünün bozulacağını düşündüğün sana özel şeyler…

Mesela bir yol… Yürüdüğünde sakinleştiğin, bağıra çağıra kendinle kavga ettiğin, karmaşık düşüncelerini hizaya soktuğun bir yol…

Bir şarkı mesela… Dinlediğinde öyle yoğun şeyler hissedersin ki kendini ağlamakla yaşadıklarına gülmek arasında bir yerde bulursun. Kalbinin sesi olur; senden başka kimse dinlemesin, bilmesin, söylemesin istersin. Kıyıp da bir yerde paylaşamazsın.

Bir kafe keşfedersin ara sokakların birinde… Bir köşesinde küçük bir masa; masanın bir tarafında baharın sonunda bile yeşil kalıp sana umut veren bitkiler, diğer tarafında seninle konuşan, kimseye anlatamadıklarını sana anlatan, “yalnız değilsin” diyen kitaplar… Fonda kısık sesle çalınan 90’ların slow şarkıları… Kimse bilmese, kimse gelip oturmasa burada der, içten içe sahiplenirsin orayı…

Ve bir sevgili… Adı sadece sende olan; yaşadıklarınla kalbini, yaşayamadıklarınla burnunun direğini sızlatan bir sevgili. Onunla ilgili kurduğun her cümlenin “keşke” ile başladığı… Olmasını ümit ettiğin şeyleri düşününce yüzünde bir gülümsemenin oluştuğu, umutsuzluğa kapılınca “zaten olmazdı” hüznünün gözlerine yerleştiği bir sevgili…

Velhasıl kelam; insanın saklısı olmalı… Ona özel, onu kendi yapan, kimsenin bilmediği, kirletemediği, anlamını bozamadığı sırları… Belki bir gün hak edene paylaşacağı sırları…

Aybike

Hissedecek kadar hassas, görmezden gelecek kadar deliliğin eşiğinde biri...

Dinle00:00
1.0x

Yazıya yorum bırakın

Önceki Yazı

Sonraki Yazı

Takip Edin
Arama Trend
Rastgele Yazılar
Yükleniyor

Oturum açma 3 saniye...

Kaydolma 3 saniye...