
Soru 3) Sorunlar her zaman doğuştan gelmiyor elbette… Belli bir süre kötü şartlarda yaşamış veya başından kötü bir olay geçmiş çocuklardaki olumsuz etkiler düzeltilebilir mi? Bununla ilgili bir yaş sınırı var mı?
Nurgül Taşdemir: Elbette ki sorunlar her zaman doğuştan gelmiyor. Çocuklardaki tek sorun sadece farklı gelişim göstermeleri değil.
Ne yazık ki günümüzde sıkça duyduğumuz çocuğa yönelik cinsel istismar vakaları, ailesi tarafından ihmale uğrayan çocuklar ve istenmeyen olaylar yaşayarak ceza evine girmiş olan çocuklar ile belli bir dönem çalıştım.
Çocukların hafızalarındaki bu kötü yaşantıları tamamıyla silmek imkansız. Ancak yapılan terapatik çalışmalarla çocukların yaşamına kaldığı yerden devam etmesi sağlanabilmektedir. Bunun için belli bir yaş sınırlaması yoktur.

Soru 4) Olaya diğer açıdan bakacak olursak:
Bizim çocuğumuz sağlıklı olabilir ama er ya da geç arkadaş ortamında veya dışarıda bir yerde kendisinden farklı bir çocuk görecek.
Anne baba olarak çocuğumuza herkesten farklı bir akranıyla karşılaştığında nasıl davranması gerektiğiyle ilgili ne öğütler verebiliriz? Çünkü çocuklar, kötü niyetli olmasalar da, merak ettikler için “Niye böylesin? Ne oldu sana?” vb. sorular soracaktır.
Soru sorulmasını geçtim farklı olan bu gençler alaya da maruz kalıyorlar. İşin kötüsü alay eden çocuk bizim çocuğumuz da olabilir. Çocuklar ailenin aynasıdır derler.
Alay eden çocukların bu tavrı nasıl düzeltilebilir ?
Nurgül Taşdemir : Çocuklar, özel gelişim gösteren çocuklara karşı ‘dışlayıcı’ bir tavır sergileyebiliyorlar.
Bu davranışın altında yatan sebep ise aslına bakarsak kültürel ve toplumsal bakış açısıdır.
Toplum olarak hala bazı tabuları yıkabilmiş değiliz. Engelli bireyler ‘ayıplı’, ’kusurlu’ olarak nitelendiriliyor ve ne yazık ki ülkemizde engelli veya özel gelişim gösteren çocuğu olan aileler, çok fazla toplum içerisinde bulunmuyorlar. Bu sebeple de diğer aileler ve dolayısıyla çocuklar, toplum içinde engelli ve özel gereksinimi olan çocukları fazla görmüyor; gördüklerinde de bunun ne anlama geldiğini bilmedikleri için dışlıyorlar.
Çocukların kafalarında ki ön yargılarla savaşmadan önce onları oraya bilerek ya da bilmeyerek yerleştiren ebeveynlerin zihnindeki engellerin kaldırılması gerektiğini düşünüyorum.
Ailelerin çocukların sınıfında engelli çocukları istememesi sıkça yaşanan bir durum. Çözüm tabi ki eğitim ve bilinçlendirme sağlanmasıdır. Bu bir zincir; önce toplum sonra anne babalar en son çocuklar… Farkındalık yaratmak, iyi niyet taşımak ve destek olmayı istemek de bu zinciri birbirine bağlayan en temel unsurlardır.
Anne babalara tavsiyem, çocuklarına engellilik hakkında bilgi vermeden önce engelli bireyleri ve engel durumlarını tanımalarıdır. Bunu da bulundukları bölgelerde yer alan engelliler merkezi ya da rehabilitasyon merkezlerine giderek orada o çocuklarla ya da bireylerle vakit geçirerek çok rahat yapabilirler.
Daha sonra evlerine geldiklerinde çocuklarına fiziksel engelli birey ne demek, zihinsel engelli birey ne demek oturup anlatmalılar.
Biz biliyoruz ki çocuklar bile isteye kimseye zarar vermek istemezler, onların masum dünyasında böyle bir şey yoktur. Eğer anne babalar, çocuklarını engelli ve özel gelişim gösteren çocuklarımızla ilgili bilgilendirirse, bilinçlendirirse ve açık fikirli olarak eğitirse ,dışlamak gibi bir davranış durumu da olmayacaktır.
Örneğin tekerlekli sandalye de oturan çocuğun / bireyin niçin bu durumda olduğu son derece net bir şekilde anlatılmalı ki çocuk sonraki hayatında bunun son derece normal olduğunu kanıksayarak büyüsün.
Pek çok ülkede normal gelişim gösteren çocuklarla, engelli ve özel gereksinimli çocuklar aynı yuvaya ve sonrasında aynı okul gidiyorlar Hep birlikte büyüyorlar, birbirlerini oldukları gibi kabul ediyorlar.
İşte bu nedenle de normal gelişim gösteren çocuklar diğer çocukları dışlamıyor, tam tersine birlikte keyifli zaman geçirmenin tadına varıyorlar.
Soru 5) Engelli çocuklar nelerle uğraşmayı seviyorlar? Sporun veya resim, müzik gibi sanat aktivitelerinin çocuklarda ne tür olumlu etkileri oluyor?

Nurgül Taşdemir : Engelli ve ya özel gereksinime sahip olan çocuklarda spor ya da sanatın iyileştirici etkisi inanılmaz derecede büyük. Bilindiği gibi spor, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için gerekli bir uğraştır ve tüm insanlar için önemlidir.
Ancak sporun, engelli bireyler için daha farklı bir önemi vardır. Çünkü spor, zaten yaşamlarında bir çok engelle karşılaşan ve bu engellerin yarattığı stresle birlikte yaşayan engelli bireylere, yeni bir pencere açabilmektedir.
Engel türü ve derecesi ne olursa olsun hareket etme, egzersiz yapma, sportif aktivitelere katılma bireye haz vermekte, hareket etmekten duyulan haz da bireyin yaşam motivasyonun arttırmaktadır.
Sanatın o mucizevi etkisine bakacak olursak; bireylerin kendilerini ifade etmelerinde ve estetik algılarının oluşmasında sanat eğitimi büyük önem taşımaktadır.
Sanat eğitimi, yaratıcılığı geliştirmesinden dolayı, bireylerin problemlere pratik çözümler üretmelerini; disiplinler arası rolüyle de öğrencilerin diğer derslerle ilişki kurmalarını sağlamaktadır.
Küçük yaşlarda verilen görsel sanatlar dersi, çocukların göz-el koordinasyonu kurmalarını sağlayarak ince-kaba motor kaslarını ve zihinlerini de geliştirmektedir. Sanatın sınırları o kadar geniştir ki; bugün tedavi amaçlı bile kullanılmaktadır.
Sanatla tedavi, çeşitli uygulamalarla kişilerin fiziksel, zihinsel ve duyusal refahını arttırmaktadır. Yine aynı zamanda müzikal anlamda yapılan çalışmalarında faydası oldukça büyük.
Şöyle ki ; Müzik, bir eğitim aracı ve yöntemi olarak programlar içine etkin bir şekilde yerleştirildiğinde çocukların dil, motor, bilişsel, öz bakım ve sosyal gelişim alanlarını desteklemektedir.
Müziğin etkili ve kalıcı öğrenme sağlayan önemli bir sanatsal aktivite olduğu unutulmamalıdır.
Soru 6) Eğitim yöntemleri neye göre şekilleniyor ? Bireysel Eğitim mi daha Grup Eğitimi mi?
Nurgül Taşdemir : Eğitim yöntemleri çocuğun ihtiyacına göre şekillenmektedir. Öncelikle bireysel eğitim şeklinde planlanıyor. Daha sonra çocuk gerekli olgunluğa erişebilmişse grupsal eğitim de bireysel eğitim planına dahil ediliyor.
Soru 7) Türkiye’de özel gereksinime ilgi duyan çocuklar için yeterli imkanlar sunuluyor mu ? Şartların daha iyi olması için bizim vatandaş olarak yapabileceğimiz bir şey var mı?
Nurgül Taşdemir : Türkiye’de özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklar için gerekli eğitim son yıllara nazaran daha da arttı.
Ancak bu sunulan eğitimin alt yapısının yetersiz olması nedeniyle ,kalitesinin artırılıp devlet tarafından da denetlenmesi ve niteliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Şartların iyileştirilmesi için özel gereksinimli çocuğa sahip olsun ya da olmasın her vatandaşın bu çocukların eğitimleri için ilgili bakanlık ya da müdürlüklere (Milli Eğitim Bakanlığı) eğitim saatlerinin ve şartlarının iyileştirilmesi konusunda dilekçeler vermesinin yararlı olacağı kanısındayım.
Belki özel gereksinime sahip çocuğu olan aileler tek tek bir farkındalık yaratamaz ancak toplum olarak birleşilirse etkili sonuçlar elde edilecektir diye düşünüyorum.
Evet böylelikle röportajın sonuna geldik.
Umarım bu kısa soru cevapla az da olsa size bir katkımız olmuştur.